27 Kasım 2013 Çarşamba

Canan Karatay 'o sırrı' açıkladı

Canan Karatay
Canan Karatay

Prof. Dr. Canan Karatay, Konya Büyükşehir Belediyesince Mevlana Kültür Merkezi'nde düzenlenen Şehir Konferansları etkinliğinde, kilo almanın ülke ve halk sağlığını tehdit eden bir hastalık olduğunu söyledi.

Genç ve ileri yaşlarda ortaya çıkan hastalıkların başında yanlış beslenme ve kilo almanın olduğunu belirten Karatay, tansiyon yüksekliği, kalp krizi, felç, şeker hastalığı ve kanser gibi hastalıkların önlenebileceğini dile getirdi.

Karatay, sağlık beslenmenin ve günlük hareketlerin uzun, huzurlu yaşamın temel sırrı olduğuna işaret ederek, "Yaşımız ilerledikçe hareketimiz artacak, köşede oturmayacağız. Az yiyeceğiz sağlığımıza kavuşacağız. Hipokrat da 'uzun yol yürüyen uzun yaşar' diyor" dedi.



"YAĞLAR BİRÇOK HASTALIĞIN SEBEBİ"
Şekere dönüşen karbonhidratların yağlanmaya neden olduğuna vurgu yapan Canan Karatay, "Bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yağlar, vücutta hastalıklara neden olan 20 çeşit hormon üretir. Bunlar, beyinde damar yolu tıkanması, katarakt, felç ve kalp krizi gibi birçok hastalığa neden olur" diye konuştu.

"PATATES KIZARTMASI, KOLA, PİLAV, MAKARNA, ENERJİ İÇECEKLERİ TEHLİKELİ"
İnsülinin şekeri yağ olarak depo ettiğini fakat insülin hormonunun yağlanma ve kilo alma nedeni olmadığına dikkati çeken Karatay, şöyle konuştu:

"Patates kızartması, kola, pilav, makarna, enerji içecekleri ki bunlar çok tehlikelidir, hazır meyve suları veya taze sıkılmış olanları yüksek seviyede insülin salgılanmasına neden oluyor. İnsan vücudunda 5 litre kan vardır. Normal seviyede ihtiyacı olan şeker miktarı 5 gramdır. Bir kutu kola içtiğimiz zaman ilk 10 dakikada 10 tatlı kaşığı şeker, kana geçer. Bu, vücudumuzun günlük ihtiyacının 100 katı kadar şeker anlamına gelmektedir. 20. dakikada kan şekeri aniden yükselir, buna karşılık olarak da insülin hormonu yükselir. 40. dakikadan sonra kafeinin tümü kana geçer ve da bu kan basıncını yükseltir. 45. dakikadan sonra beyinde dopamin yapımı artar.

Dopamin, mutluluk hormonudur ve yoğun enerjiyle devam eder. Bu beyinde eroine benzer bir etkidir. 60-90 dakika sonra ani halsizlik hissi başlar. Acıkma hissi, huzursuzluk, ellerde titreme ve ardından kola ve tatlılara saldırılır. Çünkü o yüklü enerji hissine artık bağımlılık başlamıştır. Beyinde meydana gelen dopamin mutluluğuna bağlılık başlamıştır. Bu bir kısır döngüye dönmüştür. Kişiler buna hapsolmuştur. Sonrasında karaciğer yağlanması başlar, arkasından göbek yağlanması, bel çevresi genişliği artar."

20 Kasım 2013 Çarşamba

Karatay: Uykuda Kilo Verin


Kilo sadece seçerek yemekle olmuyor, uyurken de kilo vermeniz mümkün. Diyet önerileriyle ilgi gören Prof. Dr. Canan Karatay, yemeklerden 4-5 saat sonra devreye giren leptin hormano adlı hormonun, yağları yaktığını belirtti. Bu hormon depolanmış yağları kan şekerine dönüştürüp gerekli enerjiyi sağlıyor. Hormon sabah 02-05 saatleri arasında en yüksek düzeyde salgılanıyor. Ancak bu salınımın gerçekleşmesi için akşam saat 8'den sonra yemek yenmemesi gerekiyor. Yemek yemenin insilün salgılayarak yağları depo ettiğini söyleyen Karatay, "Leptin yediklerinizi enerjiye çevirir. Bu hormon en çok saat 2 ile 4 arası salgılanıyor" dedi. Yani akşam saat 8'den sonra hiçbir şey yenmez ise gece yarısı leptin hormonu ortaya çıkıyor ve kalçalar ile göbekteki yağları yakıyor.



'LİGHT' HASTA EDİYOR
Son yıllarda hızla çoğalan ve her gıda maddesine uygulanan diyet yapıcı ürünler sağlığımızı tehdit ediyor. Prof. Karatay, aspartam kullanılan diyet içeceklerin vücuda girdiğinde ısındığını, ardından sahte alkol yapımında kullanılan metionin ve metanol denilen maddeye dönüştüğünü ifade etti.

Karatay, light olarak adlandırılan içeceklerin içindeki 'aspartam'ın şeker hastalığı ve kanser riski taşıdığı kaydetti. Ayrıca mısır şurubunda bulunan fruktoz en tehlikeli şeker olduğunu vurgulayan Karatay, "Şeker kanser hücrelerini besler" dedi.

D VİTAMİNİ ZAYIFLATIYOR
Canan Karatay, D vitaminsiz zayıflamanın mümkün olmadığını söyledi. D vitaminin vücutta bulunan en doğal ve en güçlü antioksidan olduğunu söyleyen Karatay, bu vitaminin alınmaması durumunda kilo verilemeyeceğinin altını çizdi. Süt ürünleri, yumurta, ton balığı, tereyağı ve yulaf ezmesinde bulunan D vitaminin, en önemli kaynağının ise güneş ışığı olduğu biliniyor.

14 Kasım 2013 Perşembe

Canan Karatay Limonun Bilinmeyen Faydalarını Anlatıyor

Canan Karatay Limonun Bilinmeyen Faydalarını Anlatıyor
Canan Karatay Limonun Bilinmeyen Faydalarını Anlatıyor

Yemeklerde, çorbalarınızda, balığın üzerinde yemeye doyamadığınız limonun birçok faydası olduğunu biliyor muydunuz?

Limon, sindirim sisteminden bağışıklık sistemine destek olmaya, viral enfeksiyonlardan iltihap azaltmaya varıncaya kadar sağlığınız için oldukça önemlidir.

Limon aynı zamanda C vitamini, B kompleks vitaminleri, kalsiyum, demir, magnezyum, potasyum ve lifle dolu bir gıda.



Elmadan ya da üzümden daha fazla potasyum içeriyor. Limon, doğrudan dişlerinizin mine tabakasına zarar verebileceği için bunu bir miktar sıcak, ılık ya da soğuk suyla seyreltmeniz gerekiyor. Sabah bir bardak ılık limon suyu içtikten 15 ya da 30 dakika sonra kahvaltıya başlayın. Böylece limonun tüm faydalarını kazanılabilir. İşte limonun 11 faydası…

Bağışıklık sisteminizi destekler: C vitamini bağışıklık sistemimizi destekler, limon da C vitaminiyle doludur. Sistemdeki C vitamini seviyesi stresli olduğunuz zamandaki tüketmeniz gereken ilk gıdalardan biridir.

Mükemmel bir potasyum kaynağıdır: Bahsedildiği gibi, potasyum açısından zengin olan limon kalp, beyin ve sinir fonksiyonlarının sağlığı için faydalıdır.

Sindirime yardım eder: Limon suyu sindirim sistemindeki toksinlerden temizleyip sağlıklı bir sindirim sağlamasının yanı sıra mide yanması, şişkinlik ve geğirme gibi hazımsızlık belirtilerini hafifletir.

Sistemi temizler: Enzim fonksiyonunu geliştirerek ve karaciğerinizi harekete geçirerek vücuttaki toksinleri atmaya yardım eder.

Nefesinizi tazeler: Diş ağrısını ve dişeti iltihabını hafifletmeye yardım eder. Fakat sitrik asit diş minesini aşındırabilir, bu nedenle limonu suyu içtikten sonra dişlerinizi fırçalayın.

Cildinizi lekelerden uzak tutar: Limon suyundaki antioksidanlar, sadece lekeleri azaltmakla kalmaz, cildinizdeki kırışıklıkları da azaltır. Ayrıca limon suyunu yara izlerine ve yaşlanma lekelerinin üzerine uygulayıp görünümlerini azaltabilirsiniz.

Kilo vermenize yardım eder: Limonun içerisinde bulunan pektin lifi açlıkla savaşmanıza yardım eder.

İltihabı azaltır: Düzenli olarak limon suyu içerseniz vücudunuzdaki hastalık haline yol açan asitlik derecesi azalacaktır. Ayrıca iltihabın nedenlerinden biri olan eklemlerinizdeki ürik asit limonla yok olur.

Enerji desteği verir: Limon suyu sindirim sistemine girdiğinde size enerji verir, aynı zamanda endişeyi ve depresyonu azaltmaya yardım eder. Hatta limon kokusunun sinir sisteminde sakinleştirici bir etkisi vardır.

Kafeini kesmeye yardım eder: Sabahları kahve yerine bir fincan sıcak limon suyu çok faydalıdır. Kendinizi yenilenmiş hissedersiniz ve öğleden sonra yaşadığınız yorgunluk halini dağıtmaya yardım eder.

Viral enfeksiyonlarla savaşmaya yardım eder: Ilık limon suyu viral enfeksiyonları ve boğaz ağrısını hafifletmenin en etkili yollardan biridir.

7 Kasım 2013 Perşembe

Karatay : Yumurta ye göbekten kurtul!

Karatay diyeti’yle tanınan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, bu kez de ‘beslenme tuzakları’ hakkındaki iddalı açıklamalarıyla çok konuşulacak. Prof. Dr. Karatay, insanların sağlıklı sanarak bol miktarda sağlıksız yiyecek tükettiğini kaydetti. Yeni kitabı “Karatay Diyeti’yle Beslenme Tuzaklarından Kurtuluş Rehberi’ tanıtımında Anadolu Ajansına konuşan Karatay, “Kalori hesabı ile beslenme yanlıştır. Az yağlı yemek, beslenme tuzaklarından birisidir. Doğada 23 türlü yağ vardır. Bunların hepsi, doğal olduğu sürece insan vücuduna gereklidir. Hangi yağlar zararlıdır? Trans yağ dediğimiz, bozulmuş, doğallığını kaybetmiş yağlar tehlikelidir. Trans yağlar, margarinlerde bulunan yağlardır. Sıvı yağ, katılaştırıldığı anda trans yağ oluşur. Ne kadar trans yağ oluştuğu önemli değildir, zaten ölçülmesinin de imkanı yoktur” dedi.



YAĞI YAKMAYIN
Prof. Dr. Karatay, yağlar yakıldığında trans yağ oluştuğunu, fazla kızgın yağın ve mangalda çok pişirilmiş etin tehlikeli olduğunu belirterek, yağın yakılmaması gerektiğini ifade etti.

PROTEİN GÖBEK ERİTİYOR
Göbeği olan ve karın bölgesinde yağlanma olanlara haşlanmış yumurta yemelerini tavsiye eden Karatay, “İsterseniz on, ister yirmi tane haşlanmış yumurta yiyerek, göbeğinizi eritebilirsiniz” dedi.

BALIKTA KOLESTEROL ÇOK
Bir televizyon kanalına verdiği röportajda da balıktaki kolesterolden bahseden Karatay, “Kırmızı ette kolesterol vardır aman sakın yemeyin diyorlar. Beyaz ette de kolestrol vardır. Balıkta daha çok kolesterol var. Kışın sular soğuduğu zaman balıklar daha çok yağlanır, bu yağlar Omega 3 ve kolesteroldür” dedi. Balıkta yağ yok diye düşünülmemesi gerektiğini söyledi.

BEBEK BİSKÜVİSİ ZARARLI
Kitabında bebe bisküvilerin tümünde aşırı miktarda şeker ve karbonhidrat bulunduğunu belirten Karatay, “İçeriğindeki süt oranı yüzde 1 olarak belirtilmiştir. Ancak bu sütün kaynağı belirtilmemiştir. Süt tozu kullanılmış olma olasılığı da yüksektir. Çeşitli şekerlerle yüklü olan fabrikasyon ürünlerin bir çoğunda, sağlıklı bir bebek için şart olan ‘lif’ miktarı da çok azdır bu bisküvilerde” dedi.

OBEZİTENİN TEMEL NEDENİ
Canan Karatay, yaptığı açıklamada obezite hastalığının temel nedeni düşük kalorideki yağlarla beslenme olduğunu belirtti. Karatay’a göre Beslenmedeki Yanlışlar: 1- Kalori hesabı yapılması 2- Düşük yağlarla beslenilmesi

KALORİ TUZAĞI
Zayıflamak isteyen kişiye 24 saatte bin 500 kalori almasının üstelik 1 saatte yürüyüş verilmesinin büyük yanlış olduğunu söyleyen Karatay, “Bu yüksek kalori almaya alışkın vücut için yetersizdir. Bu vücudu kıtlık moduna geçirir, kendi metabolizmasını yavaşlatır. İşte burası tuzaktır” dedi. Az yağlı yenilip çok hareket edilmesi yönünde verilen mesajları yanlış bulduğunu anlatan Karatay, “Bununla kimse kilo veremez. Ancak halsiz kalır, perişan olursunuz. 3 gün sırt üstü yattıktan sonra gider bütün yiyeceklere, tatlılara saldırırsınız” ifadelerini kullandı.

GİZLİ ŞURUP TEHLİKESİ
Düşük kalorili diyerek yediğimiz yiyeceklerin daha tehlikeli olduğunu söyleyen Karatay, “Az yağlı yiyecekler hazırlanırken, damak tadı artsın diye bunların içine gizli şeker ve gizli şeker şurupları ekliyorlar. Bunlar bütün organizmayı bozuyor. İnsülin belirtisi yükseliyor. İnsülin belirtisi yüksekliği de karaciğer yağlanmasına neden oluyor. Bu da obezite ve şeker hastalığını sebep oluyor” dedi.

ALKALİ YALANI
Açıklamalarında ‘Alkali beslenme’ konusuna değinen Karatay, şöyle konuştu: “Ben alkali beslenmeyi kabul etmiyorum. Doğal olan insan vücudu, böbrekler sağlıklı çalışıyorsa, doğal herşeyi yediğiniz sürece, sizin böbrekleriniz, vücudunuzun asidini de alkalisini de ayarlar. ‘Alkali diyet’ diye bir şey olamaz. Vücuttaki asididesini ve alkaliliğini ancak böbrekler sağlar. Böbrekler, sağlıklı yağ yediğinizde, sağlıklı protein yediğinizde ve bol su içtiğinizde, sağlıklı çalışır. Bunu yapmadıktan sonra, ister alkali, ister asit yiyin. İnsan vücudunda herşey asittir bunu da unutmayın.”

5 Kasım 2013 Salı

KARATAY HZ. MUHAMMED'i NASIL ÖRNEK GÖSTERDİ


Canan Karatay, diyetle ilgili yine ezberleri bozdu. 8-10 öğün değil, günde iki öğün. Yemek yeren de su içmeyin... İşte Karatay'dan sağlıklı beslenme tüyoları..

'Türk milleti 8-12 öğün besleniyor, enine büyüyor'

"İbn-i Sina, Ortaçağ'ın en önemli bilimadamı, tıp hekimidir. Onun yazdığı tıp kitapları Ortaçağ'da bütün tıp okullarında okutuluyordu. İbn-i Sina, 'İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır' der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed'in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. Ama Türk milleti maşallah 8-12 öğün besleniyor, öyle alıştırıldı, öyle programlandı. Bu nedenle de Türk milleti enine büyümeye başladı!



'YAŞ İLERLEDİKÇE HAREKET ARTACAK'

50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, 'Yaş ilerledikçe, hareket artacak'. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer'ı varsa şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum."

'Diyet yiyeceklere dikkat!'

"Light ürünlere, diyet olan tüm yiyecek ve içeceğe karşıyım. Çünkü diyet denilen besinler, içindeki doğal yağların, doğal vitaminlerin, doğal minerallerin alınmış olan kısmıdır. Diyet yiyecekler, en sağlıklı kısmı alınan ve en pahalı satılan ürünlerdir. Hazır gıdalar da öyle. Hazır gıdalardan da uzak duracaksınız. Doğal gıdaları kendiniz hazırlayıp yiyeceksiniz. O zaman hastalanmazsınız, verdiğiniz kiloları da almazsınız."

'Yapay gıdalar kısırlık ve kanseri artıyor'

"Yanlış beslenme ve yapay gıdalar sonucunda kısırlık artıyor. Sadece kısırlık değil, kanser, kalp hastalığı, şeker hastalıklarında da artış görülüyor. Hepsinin temelindeyse obezite yatıyor.

Obez, karaciğer yağlanması olan yani insülin yüksekliği olan kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over gelişiyor, kadınlarda üreme duruyor, erkeklerde memeler büyüyor ve spermin kalitesi ve sayısı azılıyor. Bir de GDO'lu gıdalar var. Bunlar ve trans yağların aşırı tüketilmesi üreme dahil vücuttaki her şeyi bozuyor."

'Hareket etme şartıyla istediğin kadar ye'

"Kaç gün diye bir şey yok, doyuncaya kadar her şeyi yiyeceksiniz. Karatay Mutfağı'nda 'kaç kalori' hesabı yok. Ben başka bir şey söylemiyorum. Hareket etmek ve sağlıklı yiyecekler olması şartıyla istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.

Bilgisayar ya da televizyon karşısında saatlerce oturursanız olmaz! Hareket etmeden hiç kimse kilo veremez. Ama gençsiniz, atletsiniz, saatlerce spor yapıyorsanız ya da hamileyseniz o zaman tabii ki yiyecekseniz. Her gün 5 kilometre koşun ya da yürüyün, o zaman sağlıklı yiyeceklerden istediğinizi, doyuncaya kadar, bakın bir kez daha vurguluyorum doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Örneğin pastırmalı kuru fasulye, mercimek, piyaz gibi yemekleri doyana kadar yemelisiniz. Ama ekmeksiz olarak! Tabii ki kuru soğanla... Neden? Çünkü biz de bir söz vardır biliyorsunuz: 'Aç ayı oynamaz!' deriz. Pirinç yerine de bulgur tüketilmeli. Tam buğday ve bulguru yiyebilirsiniz."

'Yemekte içilen su hazımsızlık yapar'

"Su 24 saat içilmelidir. Ancak yemek sırasında içilmemeli. Çünkü mide asidini sulandırır, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar yudum yudum 2.5 litre su tüketilecek. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyordur. Bu nedenle de bağırsaklar çalışmıyor. İşte bu sebeple Türkiye'nin en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli göstergesidir, belirtisidir. Ciddi bir sağlık sorunudur."

31 Ekim 2013 Perşembe

Canan Karatay'ın balıkla ilgili sözleri ezber bozdu

Canan Karatay'ın balıkla ilgili sözleri ezber bozdu

İNGİLTERE'nin önde gelen kardiyologlarından Aseem Malhotra'nın tereyağın insan sağlığına olan faydalarını ortaya koyan çalışması Canan Karatay'ı haklı çıkardı.

İngiltere'deki araştırmayı NTV canlı yayınında değerlendiren Karatay, "Sağlıklı yağ yemek hayatı uzatır, asıl tehlike trans yağlardır" uyarısını yineledi.



Yağın miktarının değil niteliğinin önemil olduğunun da altını çizen Karatay, "Balıkta kırmızı etten çok daha fazla kolestrol var" örneğini verdi.

23 ÇEŞİT YAĞA DA İHTİYACIMIZ VAR

"... Doğada 23 tür yağ vardır. 23 türlü yağın tamamı insan vücudu için şarttır. Tek zararlı olan yağ trans yağlardır. Ben hala Türkiye'de trans yağların ne olduğunun doğru bilindiğini sanmıyorum. Türkiye'de trans yağların üstüne gidilmiyor.

Dünyadan bir kaç örnek vermek istiyorum:

2006'da New York ve Paris Belediyeleri trans yağların kullanımını yasakladı. Nerede bulunuyor bu trans yağlar. Başta halkımıza sağlıklı ve daha az kalorili diye sunulan margarinlerde bulunuyor. İşlenmiş gıdalarda bulunuyor. Çünkü bir gıda işlendiğinde yağların yapısı bozuluyor.

BALIKTA DAHA ÇOK KOLESTROL VAR AMA...

"Kırmızı ette kolestrol var"  eleştirilerine de karşı çıkan Karatay, "Kışın balıkda kırmızı etten daha fazla kolestrol var" dedi. İşte o açıklamanın detayı:

"Beyaz ette de kolestrol vardır. Balıkta daha çok kolestrol var. Özellikle kış aylarında sular soğuduğunda balıklar yağlanır. Bu yağ hem Omega 3'tür hem de kolestroldür. Mesele yağın miktarı değil niteliğidir.

AZ YAĞLI YEMEĞİ REDDETTİLER

2013 Mayıs ayında İsveç Hükümeti Sağlık Komisyonu, az yağlı yemeği reddetti. 2 senede 16 bin çalışmayı incelediler. Bu çalışma sonunda doymuş yağların hiçbir şekilde kalp hastalığını yapmadığını kabul ettiler ve devlet politikası olarak az yağlı diyet önerilmemesi kararı aldılar.

İnsanlar kalori hesabı yapa yapa enine büyümeye başladı. Düşük yağlarla beslenme obeziteyi tetikliyor. Yiyecekler lezzetli olsun diye suni şekerlerle işlendiler. Bu tür yiyecekler ve trans yağlar insan sağlığı için tehlikelidir.

28 Ekim 2013 Pazartesi

KEK yeme BULGUR tüket!

Ünlü profesör Canan Karatay, son kitabındaki açıklamalarıyla adeta ezber bozdu. 'Beslenme tuzaklarından kurtuluş rehberi' adlı kitabında Karatay, bugüne kadar bilindik tüm kuralları yıkıyor. İşte Karatay'ın kitabından öne çıkan başlıklardan bazıları...


Light ürün sakıncalı mı? 
Yağsız (light) yenen gıdalar hiçbir fayda sağlamaz. Sağlıklı olmanın temel unsuru doğal protein ve yağlardır. Yumurta sarısı zararlı mı? Yumurtayı çok haşlamamak gerekir. Yağda kavurmadan, yakmadan, doğallıklarını bozmadan pişirilmelidir.

Kayısı kıvamında olmalı ya da tereyağında düşük ısıda katılaşmadan hafif pişirilmelidir.
Aşırı pişirme sonucu doğallığını kaybeden yumurta sarısı trans yağ meydana getirir. Doğal yumurtanın yararları nelerdir? Ortalama 50-60 gram olan doğal yumurta sarısında 900 mg doğal ve bozulmamış temel yağ olan Omega-3 vardır. Omega-3 kan kolesterolünü düşürür. Yumurta kolesterolü yükseltir mi? Doğal, yani özgür olarak gezinen ve doğal yemle beslenen tavukların yumurtası kan kolesterolünü yükseltmez. Aksine her gün 2 doğal yumurta yenmelidir. Diyet yapanlar yumurta yiyebilir mi? Doğal yumurta tok tutucudur. Bu nedenle kilo vermek isteyenler için önerilir.

Yağlardan korkmalı mıyız? 
Serbest gezinerek doğal beslenmiş hayvanların içyağı, kuyrukyağı veya tereyağı ya da doğal yetişmiş zeytinden elde edilen soğuk sıkım sızma zeytinyağı ve diğer soğuk sıkım tohum yağları (fındık, susam, ketentohumu vb) ise, yaşam için son derece önemli temel besinlerdir. Bilinçaltına yerleşmiş yağ korkusundan kurtulmak gerekir. Margarinle tereyağ arasında ne fark var? Margarinler doğal değildir.

Hidrojenize olmuş margarinler aşırı miktarda trans yağ ile yüklüdürler.
Sağlıksız yağ sınıfındadırlar ve sağlığı riske sokarlar. Peynir yağsız mı olmalı? Ülkemizde yöresel peynirler asırlardır doğal süt ve doğal maya ile doğal yöntemlerle üretilmekte. Oysa teknoloji harikası, süt kullanılmadan üretilen peynirler aynen üretildikleri gibi yarar sağlamadan dışarı atılırla Nelerden vazgeçelim? Yüksek glisemik indeksli yiyecekler; gazlı ve şekerli içecekler, tatlılar, kek, pasta, hamur işleri, cipsler ve kızartmalar, fastfood türü pizza, tost ve hamburger gibi yiyecekler.

Köy tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, doğal yumurta, peynir, et ve balık, çiğ kuruyemiş, bakliyatlar, bulgur, buğday, taze doğal sebzeler ve şeker oranı düşük meyveler.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Prof. Karatay: Kurban eti yağıyla yenmeli

Vücudun, doğal yolla alınan proteine ihtiyacı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Canan Karatay, "İşte kurban eti bu yüzden yağıyla yenilecek" dedi.

Geliştirdiği ''Karatay Diyeti'' ile tanınan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, kırmızı etin çok sağlıklı olduğunu, kurbanın her bölgesinin rahatlıkla yenilebileceğini söyledi.



Kırmızı etin, kolesterolü çıkardığı gerekçesiyle yenmemesini önermenin yanlış olduğunu dile getiren Karatay, şöyle devam etti: "Çalışmalar da gösterdi ki; kırmızı eti, yumurtayı yağsız yediğimiz zaman çok faydası olmuyor. Bunları yağıyla beraber yediğimiz zaman, mesela saf köy tereyağında yumurta kızartığımızda ya da pirzolayı yağıyla yediğimizde maksimum derecede etkisi olur. İşte kurban eti bu yüzden yağıyla yenilecek. Çünkü eti yağıyla yediğimiz zaman onun hazmı çok daha rahat olur. Midemiz, bağırsaklarımız yorulmuyor. Onun için birlikte yenilecek. Eti yağıyla birlikte tüketince korkmayacağız, işte o zaman sağlığımıza kavuşacağız."

BAYRAMDA BOL MEVSİM SALATASI, YOĞURT, AYRAN, CACIK

Karatay, bayramda bol mevsim salatası, yoğurt, ayran ve cacık tüketilebileceğini belirterek, ekmeği hiç tavsiye etmediğini ancak isteyenlerin çok az yiyebileceğini, pilav olarak da buğdaydan yapılanın tercih edilmesi gerektiğini söyledi.

Kurbanın etli kemiklerinin saklanmasını öneren Karatay, "Kış boyunca onu paça ve doğal et suyu olarak herkesin kullanmasını öneriyorum. Bağışıklık sistemini en iyi güçlendiren paça ve et suyudur" diye konuştu.

Barbekü soslarının kesinlikle kullanılmaması gerektiğini dile getiren Karatay, "Esas kanserojen olan barbekü soslarıdır. Et kızartılırken tuz bile konulmayacak" ifadesini kullandı.

30 Eylül 2013 Pazartesi

SIHHAT VE HASTALIK DÖRT SINIF SEBEPTEN İLERİ GELİR

1. Maddi Sebepler:

Bunlar organlar ve onda dolaşan yeller ile kan,safra,balgam,sevda ismi ile maruf bu dört unsur birinci sebebi teşkil ederler.

2. Fail Sebepler:

Bunlar yiyecek ve içecek şeyleri temsil ederler. Bunların vücuttaki değişiklikleri hava,havanıniçinde bulunan yabancı buharlar,dumanlar,gazlar,bunların vücutta toplanmaları,çıkmaları,iklimler,şehirler,oturulacak evler,erkeklik,dişilik ve daha birçok hastalığa tesir eden şeyler ikinci sınıf sebebi teşkil ederler.

3. Suri Sebepler:

Bunlar insanın şekline aittir.Bir azanın fazla büyük veya küçük olması,tabii şekilde olup olmaması üçüncü sınıfı teşkil ederler.

4. Tamamlayıcı Sebepler:

Bunlar vücuttaki kan,balgam,sevda ve azaların fiillerine mahsus olan hallerdir.Bunların kendileri sağlam olurda faaliyetleri bozuk olursa,hastalık meydana gelir. İbni Sina bu dört sebebin iyice anlaşılması için sandalyeyi misal olarak veriyor ve diyorki ;

Sandalyenin ağacı maddi sebep

Sandalyeyi yapan usta fail sebep

Sandalyenin işe yarayacak bir hale gelmesi suri sebep

Sandalyenin üzerine oturulduğu vakit sandalyeden beklenilen iş görülmüş olur. Buda tamamlayıcı sebebi teşkil eder.

İnsan vücudundaki en hararetli şey ruh ve kalbdir. Ruh,kalbde meydana gelir,oradan bütün azalara yayılır. Bunlardan sonra hararette kan,karaciğer,böbrekler ve adaleler gelir.

İnsan vücudundaki soğuk olan şeyler; Balgam,kemik,kıllar,kıkırdaklar,beyin,yağ ve sümüktür.

İnsan vücudundaki rutubetli olan şeyler; Balgam,yağ,beyin,ilik,akciğer,dalak,böbrek ve adalelerdir.

İnsan vücudundaki kuru olan şeyler ; Kıllar ve kemiklerdir.


HAVA VE İKLİMLERİN İNSAN BÜNYESİNDEKİ ETKİLERİ

Hekimlerin üstadı Ebu Ali İbni Sina diyorki ;

Fazla sıcak havada mafsal ağrıları,sıtma,kuvvetsizlik,hazımsızlık,akciğer hastalıkları olur.Soğuk havada bronşit ile nezleler çok olur. Az soğuk olan yer fazla sıcak olan yerden sıhhata daha uygundur.

Soğuk memleketlerde bulunan insanlar kuvvetli olurlar. Eğer bu yerler rutubetli ise ahalisi şişman olur,derileri ince olur,lakin genç yaşta ölürler. Yüksek yerlerde bulunan insanlar kuvvetli ve sıhhatli olur,boyları uzun olurlar. Kuru yerlerde bulunan insanlar kuru ve zayıf olurlar. Derileri çatlar,dimağları çabuk kurur.

Çok kuru yerin ahalisi çok ateşli,kederli ve gamlı olurlar.

Rutubetli yerlerin halkı güzel olur,cildleri yumuşacık olur. Dağlık ve taşlık yerlerin ahalisi kuvvetli,kibirlidir ve bozuk ahlaklıdır. Kimi gaipten haber verir,kimi herkesten üstün olduğunu zanneder.

26 Eylül 2013 Perşembe

KAN ALDIRMANIN FAYDALARI


Kanın çokluğunda veya bozukluğunda kan aldırılır. Kan aldırma gelmiş veya gelecek hastalıklara mani olur.Kan aldırması lazım gelen kimseler şunlardır. Adeti kesilen kadınlar, Renkleri çok kırmızı olan insanlar Saralı ve karasevda ya yakalanmış kişiler. Bu gibi hastalıkları olanlardan ilkbaharda kan alınması sağlıkları açısından çok yararlı olur. Kanı az olanlardan ve gebelerden kan alınması uygun değildir. Ondört yaşından evvel yetmiş yaşından sonra kan aldırılması uygun değildir. Kan aldırdıktan yaklaşık bir saat sonra yemek yenmelidir. Hacamat,kameri ayların ortasında,güneşin doğmasından üç saat sonra yaptırılır. Kan durmazsa üzerine mazı ve sakız tozu konulur.

HAMAMLAR VE İNSANA FAYDALARI

Hamamlar en değerli sıhhat kaynaklarındandır. Ancak aç karına hamama girmek insanı zayıf düşürür.

Madenli Su Hamamları :

Ağrıları teskin ve tahlil eder,şişleri indirir. İltihaplı yaraları iyileştirir.

Bakırlı Demirli ve Tuzlu Banyolar :

Mafsal ağrılarına ve siyatiğe faydalıdır.

Bakırlı Sular :

Ağız göz ve kulak hastalıklarına iyi gelir.

Tuzlu Maden Suları :

Göğüs ve baş hastalıklarına şifa verirler.Mide rutubeti ve sirozu olanlara da faydalıdır.

Demirli Sular :

Dalak ve mide hastalıklarına iyi gelirler.

Şaplı Sular :

Kan tükürmeye,basür hemoroide,fazla adet kanamalarını durdurmaya,sebebsiz düşük yapan kadınlara iyi gelir.

Kükürtlü Sular :

Ağrıları keser,sinirlere kuvvet verir,ciltteki çıban ve yaralara iyi gelir.Derideki lekeleri giderir.Mideyi gevşetir şehveti azaltır.




12 Haziran 2013 Çarşamba

Sessiz Kalp Krizine Dikkat!


Kalp krizi deyince aklımıza göğüs ağrısı gelir. Ama bir çok insan özellikle şeker hastaları ve kadınlar göğüs ağrısı olmadan kriz geçirebilirler.



Kiminde yorgunluk, mide bulantısı gibi şikayetler olur, kalp krizinden şüphe edilmez. Kiminde hiç bir şikayet olmaz. Sessiz infarktüs denen bu durum ağrılısı kadar tehlikelidir.

Polyerga proteini kansere karşı

Erhan Bey uzun süredir kalçasındaki ağrıdan şikâyetçiydi. Ağrıları ilaçlarla biraz hafifletse de gece bazen uyutmayacak kadar fazlalaştığı oluyordu. Nihayet ortopedist hekimin tavsiyesini tutup ameliyat olmaya karar verdi. İki yıl önce kalça ekleminde ağır harabiyet olduğu, kıkırdağın aşındığı saptanmış, onarılması gerektiği söylenmişti.  Kararını bilirmek için telefon edince, doktoru bir iç hastalıkları uzmanını görüp ameliyat için bir engel olup olmadığının saptanmasını istedi. Erhan Bey “Herhalde şekerim ve yüksek tansiyonum olduğu için doktor bu konsültasyonu istedi” diye düşündü.

Birkaç gün sonra gördüğü doktoru önce uzun uzadıya sorguladı Erhan Beyi. Hızlı yürüyünce, koşunca merdiven çıkınca göğüs ağrısı, nefes darlığı olup olmadığını sordu. Önce “hayır” dedi ama sonra “uzun süredir, bırak hızlı yürümeyi merdiven çıkmayı, kalçamdaki ağrı nedeniyle düz yolda bile çok yürüyemiyorum” dedi  Doğrusu doktorun sorusunun cevabı “bilmiyorum” olmalıydı. Hızlı haraket etse bir sıkıntısı olup olmayacağını kestiremiyordu.

Muayenesini tamamladıktan sonra çekilen EKG’ye bakan doktoru tekrar sorgulamaya başladı. Eskiden kalp krizi geçirip geçirmediğini soruyordu. Bu da nereden çıktı diye düşünürken doktor EKG de geçirilmiş bir infarktüse ait bulgular olduğunu söyledi. Gerçekten sessiz bir kalp krizi geçirip geçirmediğinin saptanabilmesi için bir kardiyoloğa görünmesini salık verdi.

Kalp Yetersizliği Hastalarına Önemli Haber


Kardiyoloji alanında kullanılan diğer tedavi yöntemleriyle başarılı bir şekilde tedavi edilemeyen hastalar, umudunu kalp pillerine bağlıyor. Ancak her hastaya kalp pili takılamıyor...



Çeşitli nedenlerle kalp yetersizliği çeken, kalp cerrahisi ya da kardiyoloji alanında kullanılan diğer tedavi yöntemleriyle başarılı bir şekilde tedavi edilemeyen hastalar, umudunu kalp pillerine bağlıyor. Ancak her hastaya kalp pili takılamıyor. Kalp pillerinin ve dolayısıyla kalp pili takılan hastaların kaderini değiştiren bu araştırmayı yapan Acıbadem Maslak Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı ve Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlke Sipahi, “Kalp pilleri doğru hastalarda kullanılırsa, hastalarda gözle görülür derecede başarılı bir düzelme görülüyor ve kalp nakline ihtiyaç kalmayabiliyor” diyor.

Amerikan Kalp Birliği, Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti, Amerikan Kalp Yetersizliği Cemiyeti ve Amerikan Göğüs Cerrahisi Cemiyeti’nin ortak bir tedavi kılavuzu çıkartarak Doç. Dr. İlke Sipahi’nin önerdiği kriterleri kullanmasını istemesiyle, kalp yetersizliği çeken ve kalp pili takılacak olan hastalar için yeni bir dönem başladı. Kalp yetersizliği sorununun tedavisi ve yaptığı araştırma hakkında sık sorulan soruları yanıtlayan Doç. Dr. İlke Sipahi, şu bilgileri veriyor:

Kalp pilleri dünyada kaç yıldır kullanılıyor?

Kalp pilleri 1960’lardan beri kullanılıyor olsa da, yaygın kullanım 1990’lardan sonra başlamıştır.

İlk yapılan kalp pilleriyle günümüzdekiler arasındaki belli başlı farklar nelerdir?

İlk piller oldukça büyüktü ve genellikle cihazın bir kısmı vücudun dışında yer alıyordu. Yani hastalar yaşama adeta bir kablo ile tutunuyorlardı. Günümüzde kullanılan piller bütünüyle vücut içerisindedir ve sadece birkaç santimetre yer kaplamaktadır. Bizim araştırmamız ise en yeni jenerasyon “3 odacıklı kalp pilleri” ile ilgiliydi. Bu piller özellikle son 10 yılda kalp yetersizliğinin tedavisinde kullanıma girmiştir. Bu piller ile kalbin kasılması sırasında görülen senkronizasyon bozukluğunun giderilmesi hedeflenmektedir.

Kalp pili takılan hastalar kalp nakli yapılmasından tamamen kurtuluyor mu? Bunun belli bir süre kısıtlaması oluyor mu?

Bu 3 ayrı odacığı uyarabilen özel piller eğer doğru hastalarda uygulanırsa son derece dramatik bir düzelme sözkonusu oluyor, dolayısıyla bu hastalarda kalp nakli ihtiyacı bütünüyle ortadan kalkabiliyor veya uzun bir süreliğine erteleniyor.

Yaptığınız bilimsel araştırmanın kalp pili takılanlar açısından önemini anlatır mısınız?

Bu 3 odacıklı özel kalp pillerinin kullanımının yaygınlaştığı on yıllık süre içinde kalp yetersizliği olup kalbin uyarılma süresi uzamış olan (yani 0.12 saniyeden uzun) hastalara bu pillerin takılması tavsiye ediliyordu. Hem ABD’deki hem de Avrupa’daki kardiyoloji cemiyetleri hazırladıkları kılavuzlarda bu 0.12 saniye kriterini önermekteydi. Ancak kısa zamanda bu şekilde pil takılan hastaların yaklaşık yarısında pil tedavisinin hiç bir işe yaramadığı fark edildi. Birçok araştırmacı bunun nedenini aramaya koyuldu. Fakat hastaların yaklaşık yarısının neden yanıt vermediğini tespit etmekte tam netice alamadılar.
Geçen yıl yayınladığım 6.000 hastalık araştırmamda uyarılma süresi kriterinin yanlış olduğunu ispat ettim ve bu kriterin 0.15 saniyeye yükseltilmesi halinde hemen her hastanın bu yöntemden istifade edeceğini gösterdim.
Geçen bir yıl içerisinde makalem hem tıp camiasında hem de dünya basınında tartışıldı. Bunun sonucunda geçtiğimiz hafta Amerikan Kalp Birliği, Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti, Amerikan Kalp Yetersizliği Cemiyeti ve Amerikan Göğüs Cerrahisi cemiyeti ortak bir tedavi kılavuzu çıkartarak önerdiğim kriterlerin kullanılmasını tavsiye etti.
İlgili makalem bu ortak tedavi kılavuzunda esas kaynak olarak gösterildi. Bu değişiklikten sonra tüm dünyada bu pillerin kullanım şeklinin değişeceği ve yüz binlerce hastaya artık gereksiz yere bu pillerden takılmayacağı aşikardır. Öte yandan doğru hastalarda uygulandığında bu cihazlar kalp yetersizliği hastalarının şikayetlerini düzeltecek ve ömürlerini uzatacaktır.
Türkiye’de kalp pili konusundaki uygulamalar nedir?

Ülkemizde uzun yıllardır bu kalp pilleri başarı ile uygulanmaktadır.

Nefes Darlığı Kalp Hastalığı Habercisi Olabiliyor


Kalp hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkan nefes darlığı yavaş ilerliyor. Bu nedenle fark etmek zaman alabiliyor.


Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, az efor sarf etmesine rağmen eskiye oranla daha çabuk yorulan ve nefes nefese kalan kişilerin bu belirtileri önemseyerek, bir kardiyoloji uzmanına görünmelerini tavsiye ediyor.

Nefes darlığı belirtilerinin altında çoğu zaman kalbe bağlı hastalıklar yattığını ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, ciddiye alınması gereken bu sorun hakkında bilgi veriyor. Nefes darlığının en sık kalp yetmezliğinde görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Ökmen, bu faktörlerin başında koroner arter hastalığı denilen damar tıkanıklığının geldiğini ifade ediyor:

"Kalp damarlarının tıkanması, tıkanan damarın işlevini yitirmesi, kalp kasının iyi kasılamaması sonucunda kalp yetmezliği ve buna bağlı olarak nefes darlığı ortaya çıkıyor."

Hipertansiyon hastaları daha dikkatli olmalı
Türkiye’de nüfusun üçte birinin hipertansiyon hastası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Yolda yürürken, merdiven çıkarken görülen nefes darlığı hekim olarak bize kalp hastalıklarını düşündürüyor. Bu nedenle kalp yetmezliği, hipertansiyon ve damar tıkanıklığı gibi nedenler araştırılmalı uyarısında bulunuyor.

Ayrıca kalp kapakçıkları ile ilgili hastalıkların da ileri evrelerde nefes darlığına neden olabildiğini belirten Doç. Dr. Ertan, kan basıncının neden olduğu iki tür nefes darlığı olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: "Birinde kalbi büyüterek kalp yetmezliği yapıyor; diğerinde ise kalbin esnekliğini azaltıp, kalp duvarlarını kalınlaştırarak aynı sorunlara neden oluyor."

Nefes darlığı şikayeti ile kardiyoloji bölümüne başvuran hastaya, öncelikle hipertansiyon, ailede veya kendisinde kalp krizi hikayesi ve damar tıkanıklığı olup olmadığının sorulduğunu hatırlatan Doç. Dr. Ertan Ökmen, rahatsızlıkta sigara kullanımının da akciğerlerin yanı sıra damar tıkanıklığına da neden olduğu için önem taşıdığının altını çiziyor.

Nedeni yüzde 90 belirlenebiliyor
Kalbi dinleyerek kapakçıklarla ilgili bazı uyarı ve sinyaller alınabildiğini belirten Doç. Dr. Ökmen, "Geçirilmiş bir kalp krizi nefes darlığına neden olabiliyor. Bu EKG (Elektrokardiyogram) ile görülebiliyor. Efor testi ile bandın üzerinde yürüyen hastada nefes darlığı hangi koşullarda, kaçıncı dakikada, kaç metre yürümeyle ortaya çıkıyor, yürürken kan basıncı yükseliyor mu öğrenilebiliyor" diyor. Nefes darlığının kalpten kaynaklanıp kaynaklanmadığı teşhisini koyduran testin ise şüphesiz ekokardiyografi ile değerlendirme olduğunu, bu test ile kalbin gücünün, büyüklüğünün, fonksiyonlarının, kas kalınlığının, kapakçıklarının ve yapısal bozukluklarının rahatlıkla ortaya koyulabildiğini ifade ediyor. Doç. Dr. Ertan Ökmen, bu testlerden elde edilen veriler sonucunda nefes darlığının kalbe ait olup olmadığının yüzde 90 oranında belirlenebildiğini sözlerine ekliyor.

Bu işaretleri ciddiye alın
Nefes darlığı şikayeti başlayan kişilerin,
• Ailelerinde erken yaşta kalp hastalığı hikayesi varsa, 
• Sigara içiyorlarsa, 
• Diyabetiklerse, 
• İleri derecede şişmanlarsa, 
• Hipertansiyonları varsa, 
• Aşırı stresli yaşıyorlarsa, 
• Yüksek tuz tüketimi varsa,

En kısa sürede bir kardiyoloji uzmanı ile görüşmeleri öneriliyor.

Kalp Ameliyatı Olanlara Sıcak Uyarısı


Uzmanlar, artan sıcak havalar nedeniyle kalp ameliyatı olan hastaları, oluşabilecek enfeksiyonlara karşı uyardı.



Memorial Diyarbakır Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. İsmail Başyiğit kalp ameliyatı sonrası için uyarılarda bulundu. Her kalp hastasının hemen ameliyat olmasının söz konusu olmadığını belirten Başyiğit, çok acil olmayan hastaların ameliyatlarının doktor müsaadesi ve kontrolü ile bir iki ay ertelenebileceğini söyledi.

Yaz aylarında aşırı sıcak havanın olduğu bölgelerde ameliyat sonrası hastanın rehabilitasyonunun daha uzun sürebileceği ve enfeksiyon riskinin daha yüksek olabileceğini anımsatan Başyiğit, "Tatbiki bu çok keskin bir sınır değildir, hasta her mevsimde ameliyat edilebilir. Hastanın, sıcak havalarda kendisine daha çok dikkat etmesi ve hekim uyarılarına daha çok uyması şartıyla. Kalp ameliyatı olan hastalar normal insanlara göre sıcak havalardan daha çabuk etkilenir.Bundan dolayı özellikle sıcak havaların hakim olduğu bölgelerde yaşayan kalp ameliyatı olmuş hastaların günün en sıcak vakitleri olan 11.00 ila 15.00 arası dışarı çıkmamaları önerilir. Sıvı kaybının daha çok yaşandığı yaz aylarında kalp damar tıkanıklıkları riski artar. Hastaların daha serin ortamlarda bulunmaları sağlıkları açısından önemli olup açık renkli ve bol giysileri tercih etmeleri önerilir” dedi.

Kalp ameliyatı olan hastaların yiyecek ve içeceklerine de dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Başyiğit, “Özellikle yaz aylarında daha çok su içip, sulu gıdalar, sebze ve meyve tercih etmelidirler. Hayvansal gıdalardan, hamur işlerinden, yağlı-tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı, hazır paketlenmiş gıdalardan ve gazlı içeceklerden sakınmalıdırlar. Sigara, alkol gibi vücuda zararı olan maddeler kalp hastalarına ve kalp ameliyatı olan hastalara kesinlikle önerilmez. Bu hastaların aynı zamanda sigara içilen ortamlardan da uzak durmaları gerekmektedir. Kalp ameliyatı sonrasında hasta taburcu olduktan sonra enfeksiyon riskine karşı ziyaretler kısıtlanmalıdır. Hatta birinci derece akrabalar dışında hastanın ilk bir hafta içerisinde ziyaret kabul edilmemelidir. Ziyaretlerde grip nezle olmuş kişilerin ziyaretleri engellenip olabildiğince ziyarete gelen kişilerle hastanın teması sınırlandırılmalıdır” diye konuştu.

Kalp Nasıl Alarm Veriyor?


Yürürken ya da merdiven çıkarken zorlanıyor, geceleri boğulma hissine kapılıyor, düz yatınca rahat edemiyor ve birkaç yastıkla uyuma ihtiyacı hissediyorsanız kalp yetersizliği sorunu yaşıyor olabilirsiniz.



İşte şüphelenmenizi ve önlem almanızı gerektiren belirtiler...

Kalp yetersizliği çok sayıda kişide görülen ve yaşam kalitesini bozan bir sağlık sorunu. Organların beslenmesi ve iyi çalışması için gereken oksijeni taşıyan kan, vücuda kalbin pompalamasıyla dağılır. Kalp yetersizliği ise kalbin gücünün zayıflaması anlamına gelir. Gücü zayıflayan kalp, organlara yeteri kadar kan pompalayamaz. Normal kalp kendine akciğerlerden temizlenmiş ve oksijenlenmiş olarak gelen kanın yüzde 50-80’ini her pompalamada vücuda dağıtır.

Kalbin bu performansı, kalp yetersizliğinde yüzde 50’nin altına düştüğü için kalbe gelen kanın bir kısmının vücuda pompalanamaması akciğerlerde sıvı halde birikerek nefes darlığına yol açar. Kalbin gücü dahada azalırsa su sadece akciğerlerde değil bacaklarda ve karında da birikir.

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Henüz kalp yetersizliğinin tamamen giderilmesi ve kalbin tekrar normal gücüne kavuşturulmasını sağlayacak bir tedavi yöntemi bulunmadı” diyor. Ancak sıvı toplanması başta olmak üzere, kalp yetersizliğinin belirti ve sıkıntıları ile kalbin yükünü azaltarak daha iyi performansla çalışmasını sağlayan ve güçsüzleşmesini önleyerek hastanın hayat kalitesini iyileştiren pek çok tedavi yöntemi bulunuyor. İlaçlara ek olarak cerrahi girişimler, pil tedavisi, kalp nakli, kök hücre uygulaması gibi yöntemler bunların önde gelenleri arasında kabul ediliyor.

İŞTE NEDENLER

Koroner arter darlıkları ve damarın tam tıkanması ile meydana gelen kalp krizi
Kalp kapakçıklarının hastalıkları
Yüksek tansiyon
Diyabet
Virüslerle olan kalp kası iltihabı
Doğumsal kalp hastalıkları
Kalp kasının aşırı derecede kalın olması
Ailevi kalp kası hastalığı
Bazı bağ dokukas hastalıkları kalp yetmezliğine yol açabilir.

AŞIRI HALSİZLİK VE TANSİYONA DİKKAT

Yürürken, merdiven veya yokuş çıkarken nefes darlığı. (Kişi eskiden rahatça yapabildiği aktiviteler sırasında sorun yaşar. Önce efor gerektiren konularda sonra da basit işler sırasında nefes darlığı görülür.)
Düz yatınca rahat edememe, rahat nefes alamama ve birkaç yastıkla uyuma ihtiyacı duyma (Geceleri boğuluyormuş hissine kapılıp, kapı ve pencerenin açılması hissi de kalp yetersizliğine işaret edebilir.)
Kaslara yeterince kan pompalanmadığı için kişide aşırı yorgunluk ve halsizlik hali oluşması
Tansiyon düşmesi veya yükselmesi (Tansiyondan kaynaklanan bir kalp yetmezliğinde tansiyon yükseldiğinde kalp yetmezliği daha fazla belirti veriyor. Bu nedenle tansiyonun mutlaka ideal seviyelerde olması gerekir.)
İleri seviyedeki kalp yetmezliğinde sindirim bozuklukları. (Karında şişkinlik ve gerginlik hissi meydana gelir.)
Ani kilo alma
Öksürük
Ayaklarda, ayak bileklerinde, bacaklarda ve karında şişme
Nabzın hızlanması, ritim bozuklukları
Sık idrara çıkma (özellikle geceleri)

Kadınların Kalbini Vuran 6 Hastalık!


Kalp damar hastalıkları kadınlarda en sık görülen ölüm nedeni. Bunun nedeni ise kadınlarda sigara tüketiminin artmasının yanı sıra obezite ve diyabet gibi bazı hastalıkların aynı zamanda kalp damar sistemini de hedef alıyor olması!



Kalp damar hastalıkları kadınlarda en sık görülen ölüm nedeni. 2004 yılında yapılan araştırmaya göre Avrupa’da kalp damar hastalıklarından ölüm nedeni erkeklerde yüzde 43 oranında görülürken, bu rakam kadınlarda yüzde 53’e yükseliyor. Ülkemizde kadınların herhangi bir kalp hastalığına yakalanma riski de yüzde 6.9 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Son 20 yılda tüm dünyada kalp hastalığı riski azalmakla birlikte, premenopozal yani menopoz öncesi kadınlarda kalp hastalığı riski artıyor. Bu artışın en sık görülen sebebi ise genç kadınlarda sigara tüketiminin artması. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ, günümüzde obezite ve diyabet gibi bazı hastalıkların da  kadınların kalp damar sistemini hedef aldıklarına dikkat çekerek, bunları şöyle sıralıyor:

1. Obezite

Ülkemizde kadınların yüzde 30’unun muzdarip olduğu obezite, tip 2 diyabetin yanı sıra dünyada ölümlerin en önemli sebebi olan kalp damar sistemi için de çok önemli bir risk faktörü. Çağımızın ciddi bir sağlık sorunu olan obezite; kalp damar sistemiyle ilgili olarak hipertansiyon, kalp krizi ve diğer damar hastalıklarının gelişmesine neden oluyor. Yapılan araştırmalara göre; şişman kadınlarda kalp hastalığından ölüm riski zayıf olanlara göre 4 kat fazla.

2. Tip 2 diyabet

Kandaki şeker düzeyinin yüksek olması damar içinde yer alan endotel adlı koruyucu tabakayı bozarak damarın yapısını olumsuz yönde etkiliyor ve kireçlenmesine yol açıyor. Damar duvarındaki kireçlenme sonucunda da ateroskleroz, yani damar sertleşmesi sorunu ortaya çıkıyor. Bu durum da kalp yetmezliği, hatta ani ölümler ile sonuçlanabiliyor. Diyabet hastası kadınların kalp damar hastalığına yakalanma riskleri 4-5 kat daha fazla oluyor. Bu nedenle kadınların menopoza girdikten sonra yıllık kalp kontrollerini yaptırmaları yaşamsal önem taşıyor.

 3. Hipertansiyon

Hipertansiyon, kadınlarda kalp damar hastalığının yanı sıra inme ve kalp yetersizliğinin de en sık görülen nedeni. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda bu riski daha da artıyor. Hipertansiyon sıklığı 55 yaş üstünde kadınlarda çok daha fazla oluyor. Avrupa'da birçok merkezin katılımı ile yapılan INTERHEART çalışmasında hipertansiyonun kalp hastalığına katkısı yüzde 36 olarak hesaplandı. Özetle hipertansiyon engellendiği takdirde kalp hastalığı riski bu oranda azalabiliyor.

 4. Yüksek kolesterol

ABD’de yapılan istatistiklere göre kadınların yüzde 48’inin kolesterol seviyeleri yüksek. 20-50 yaş grubundaki kadınların kolesterol seviyeleri erkeklere göre daha iyi olmakla birlikte menopoz sonrasında hızla yükselmeye başlıyor. Düşük HDL (iyi huylu kolesterol) düzeyi ve yüksek trigliserit oranları kadınlarda çok daha önemli oluyor. Bilinen kalp damar hastası olan kadınlarda kolesterol düşürücü tedavi kalp krizi riskini azaltıyor.

5. Depresyon

Son yıllarda kronik ve ani stresin kalp hastalığı gelişiminde önemli olduğu ortaya kondu. Bu durum kadınlarda daha belirgin oluyor. Depresyon, günlük stres ve ciddi stresler kalp hastalığı riskini erkeklerde 2,6 kat artırırken bu oran kadınlarda 3,5 kat oluyor.

6. Polikistik Over Sendromu: Her 100 kadından 10-15’inde görülen polikistik over sendromu obezite ve şeker hastalığına eğilimle birlikte menopoz sonrası kalp hastalığı riskini arttırıyor. Bunun sebebi ise artmış erkeklik hormonu (testosteron ) yüksekliği ve tansiyon ile şeker yüksekliğinin de sık olması.

Günde 1 adet sigara bile riski artırıyor
Sigara 50 yaş altı kadınlarda kalp hastalığının en sık görülen sebebi. Günlük içilen toplam sigara sayısı ile kalp krizi riski doğru orantılı oluyor. Günde 1-5 sigara bile riski artırıyor. Pasif sigara içiciliği de kadınlarda kalp hastalığı riskini yüzde 24 arttırıyor. Sigarayı bıraktıktan sonra aylar içinde kalp hastalığı riski azalıyor, 5-10 yıl içinde risk sıfırlanıyor.

Belirtilerin silik olması tanıyı geciktiriyor
Kadınlarda kalp hastalıklarının sıklığı genel olarak erkeklere göre daha az görülmekle birlikte başvuru sırasında belirtilerin çok silik olması hem tanıda gecikmelere, hem de tedavi eksikliklerine neden oluyor. Bunun sonucunda da kalp hastalığı kadınlarda erkeklere göre daha fazla ölüm ve hayat kalitesinde azalmaya yol açıyor.

Kalbinizi korumanın püf noktaları

Sadece sağlıklı yaşayarak kalp hastalığı riskini yüzde 82 oranında düşürmek mümkün. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ alınabilecek basit önlemleri şöyle sıraladı:

Sağlıklı beslenin: Günlük toplam yağ ve kalori alımını azaltın. Bunun için çoklu doymamış yağlar kullanın. Tam tahıllı besinler, kurubaklagil, meyve ve sebzeden zengin beslenin. Rafine şeker, tuz ve un tüketimini de azaltın.
Hareket edin: Haftanın çoğu günü 30-60 dakika hareket edin. Bunun için  yürüyüş yapın, hafif tempoda koşun veya yüzün. Ek olarak hafif ağırlık hareketleri yapmanız da yardımcı olabilir. Gün içinde zamanınız kısıtlıysa egzersizinizi 10-15 dakikalık süreler halinde bölerek de yapabilirsiniz.
İdeal kiloda kalın: Vücut Kitle İndeksinizi < 25 düzeyinde korumaya çalışın. Toplam 3-5 kilo vermek bile kan basıncınızı belirgin ölçüde kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır.
Sigarayı bırakın: Bu zararlı alışkanlığınızdan vazgeçmeniz kısa ve uzun vadede kalp damar hastalıkları riskini belirgin olarak azaltacaktır.

Kadınlar İçin Bir Sigara Ölüm Riskini İki Misli Artırıyor!



Bu araştırmanın bulguları, ABD'den 101 bin hemşirenin sağlık durumunun 30 yıl boyunca izlenmesiyle ortaya çıktı. BBC'nin haberine göre, az ve orta düzeyde sigara içenlerde, ani kalp bozuklukları yüzünden ölüm oranının, hiç içmeyenlere göre iki misli daha fazla.



American Heart Association dergisinde yayımlanan araştırma buna karşılık sigarayı bırakanların kalp krizi riskinin bir kaç yıl içinde hızla azaldığını saptadı. Risk artışı Araştırma süresince yani 30 yıl içinde 315 kişi kalp krizinden, yani beklenmedik anlarda aniden kalplerinin durmasıyla öldü. Bunun, 35 yaşın altındaki kadınlarda, genellikle aileden gelen kalıtsal bir kalp rahatsızlığına bağlı olduğu kaydediliyor. Fakat araştırmada sağlıkları izlenen hemşirelerin çoğu gibi, 35 yaşın üzerindeki kadınlarda bu krizden önce bir kalp rahatsızlığına dair hiçbir belirti görülmeyebiliyor ve krize kalp damarlarının yağ pıhtılarıyla tıkanması yol açıyor. Ani kalp rahatsızlığıyla ölen 315 kişiden 75'i sigara tiryakisi, 148'i yakın zamana kadar veya geçmişte sigara içmiş, 128'i ise hiç sigara içmemiş kişiler. Bırakmak için yeterli sebep Ölüm olaylarına tek tek bakılıp, kalp hastalığı riskini artıran yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kalıtımsal hastalıklar listeden elendiğinde, araştırmayı yürüten Dr. Roopinder Sandhu ve ekibi, sigara içen kadınların, çok da içseler, günde bir iki tane de içseler, içmeyenlere göre iki misli tehlikede olduğunu ortaya çıkardılar. Ayrıca, sigara içilen her 5 yılın ani kalp hastalığından ölüm riskini yüzde 8 artırdığı anlaşıldı. Fakat sigarayı bırakan kadınların, 20 yıl sonra bu riski hiç içmemiş biri düzeyine indirdiği görüldü. Kanada'daki Alberta Üniversitesi'nden Doktor Sandhu "Bu araştırmanın en önemli sonucu kadınlara sigarayı derhal bırakmanın ne kadar önemli olduğu mesajını vermesidir" diyor. Doktor Sandhu "Bırakmaz zor olabilir.
Uzun vadeli bir hedef olarak benimsenip belki de birden fazla kereler denenmelidir" uyarısını ekliyor sözlerine. İngiltere'deki kalp hastalıklarıyla mücadele kurumu British Heart Foundation'dan kıdemli kalp hemşiresi Ellen Mason da "Bu araştırma kalp sağlığınız için yapacağınız en önemli şeyin sigarayı bırakmak olduğu yolundaki kanıtlara bir yenisini ekledi" görüşünü dile getiriyor. Lancet tıp dergisinde yakınlarda yayımlanan ve 1,2 milyon kadın üzerinde yapılan bir araştırma, sigarayı 30 yaşında bırakanların, sigarayla bağlantılı kalp hastalığı riskini hemen tamamen ortadan kaldırdığını ortaya koymuştu. Son rakamlara göre İngiltere'de kadın nüfusunun beşte biri sigara içiyor.

Makyaj Kansere Neden Oluyor


Güneydoğu Anadolu Güzellik Uzmanları Eğitim Kurumları Derneği Başkanı ve Diba Güzellik Salonu İşletmecisi Hülya Esmer, makyaj malzemelerinin bilinçsizce kullanılmasının telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olduğunu belirterek, bu ürünlerin ayrıca kansere de yol açtığını söyledi.



Diba Güzellik Salonu'nda açıklamalarda bulunan Hülya Esmer, yanlış tekniklerle gerçekleştirilen makyaj ürünleri ve stillerinin ciltte kalıcı hasarlara yol açtığını belirterek, fondöten gibi makyaj maddelerinin sıvı özellikli makyaj malzemeleri olduğunu ve bunların bilinçsiz kullanılmasının kansere davetiye çıkardığını kaydetti. Esmer, "Ayrıca güzelleşme adına yapılan bu tür makyajlar çoğu zaman daha fazla kırışık bir görüntü, kuru bir cilt ve problemli bir derinin oluşmasına neden olmaktadır.

Özellikle ağır makyajlarda kullanılan sıvı ürünler yağ içerdiği için, bunlar gece temizlenmediğinde, sabah kalkındığında terlemeyle beraber akneye neden olmaktadır. Bu akne tedavileri kimi zaman sadece sivilce şeklinde olmuyor. Sonrasında dermatolojik bir durum haline geliyor. Bu da kişide psikolojik açıdan ağır etkilerin doğmasına neden olmaktadır. Fondöten gibi makyaj maddeleri sıvı özellikli makyaj malzemeleridir. Bu ürünler kullanıldıktan sonra eğer akşam temizlenmez ise, gece yatarken terlemeler oluşmakta ve bu ter fondöten ile deri arasında sıkışmakta, daha sonra bu ter tekrar vücuda geri gitmektedir. Geri giderken de o makyaj malzemelerinin içerisinde bulunan kimyevi maddeleri de alarak emmekte, bu da akne sivilce hatta kansere neden olmaktadır" dedi.

Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalarda, ağır gece makyajları, TV makyajları denilen makyajları da kanserojen etkinin çok fazla görüldüğünün tespit edildiğini dile getiren Esmer, bu istatistiklerden insanların bilinçsiz ya da sırf güzel görünme adına aslında kendi sağlıklarını riske attıkları gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi. Esmer, "Az ve göze düzgün görünecek makyaj sizi her zaman daha güzel gösterecektir. En azından hastalıklardan ve tüm kimyasal maddeleri vücudunuza çekmekten de korunmuş olursunuz. Dikkat ederseniz ünlülerde şöyle bir durum var, televizyon ekranlarında ya da birebir görüşmelerde baktığınız zaman, artık cildin, parlaklığının ve elastikiyetinin yok olduğunu görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"KÜÇÜK YAŞTA KIZ ÇOCUKLARININ YAPTIĞI BİLİNÇSİZ MAKYAJ ERKEN ERGENLİĞE NEDEN OLUR"

Özellikle küçük yaşta yapılmaya başlanan makyajın çocuklarda östrojen hormonunun yükselmesine neden olduğunu savunan Esmer, bunun kız çocuklarında erken ergenlik dönemine girmelerine sebebiyet verdiğini söyledi. Esmer, "Bununla beraber gelişim bozukluğu ve boyda kısa kalma durumu meydana geliyor. Bu durumda özellikle kendi çocuklarımıza makyaj yapma tekniklerini bilinçli bir şekilde öğretmemiz gerekiyor. Bilindiği gibi çoğu kozmetik ürünlerinde de kimyevi maddeler vardır ve bunların kanserojen etkileri de vardır. Bir güzellik uzmanına ya da dermatologa sorup, cildinize uygun ürünleri kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca merdiven altı ürünlerinden kesinlikle uzak durulmasını tavsiye ederim. Bu ürünler fiyat anlamında cazip gelebilir, ancak bu ürünler telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olmaktadır. Bundan dolayı biraz cebinizi yaksın diyoruz ama en azından kaliteli olsun, cildinize hasar vermesin" diye konuştu.

9 Mayıs 2013 Perşembe

Halsizliğe doğal çözüm

Halsizliğe doğal çözüm
Halsizliğe doğal çözüm


İnsan bazen nedensiz de kendini halsiz hisseder. Halsizliğe ne iyi gelir? şimdi halsizliğe ne iyi geliyormuş, hep birlik de görelim .

Bitkilerle tedavinin her zaman için ilaç tedavisinden daha uzun süreceğini belirten uzmanlar, Bitkiler hastalığa yakalanmadan önce önlem olarak kullanılmaya başlanmalı, basit hastalıklar bitki çayları, kompresler ve bitkilerden yapılmış yağlarla tedavi edilmeli.



Ciddi hastalıklarda da doktorun verdiği tedaviye paralel olarak bitkilerden yararlanılabilir dedi.Hangi Çay Neye iyi Geliyor. Doğada şifalı bir çok bitkiden şifalı çaylar elde edilebileceğini kaydeden uzmanlar, bitki çayı hazırlarken de şu tavsiyelerde bulundu.

Bitki çayı hazırlarken özellikle taze kaynamış klorsuz su kullanılmalı. Birçok hastalıkta klorun zararlı olduğu saptanmıştır. Suyunuzu kaynattıktan sonra bir iki dakika dinlendirin. Porselen bir demliğe önce çayını yapacağınız bitkiyi koyun ve üzerine gerekli miktarda su ekleyin.

Genellikle 1 tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ot için dörtte bir litre su kullanmak gerekir. Çayın demlenmesi için 2-5 dakika yeterlidir. Kök bitkilerden çay yapacağınız zaman (zencefil, havlıcan gibi) aynı miktarda su ve bitkiyi birlikte cezveye koyup kaynatma yoluyla çayınızı yapabilirsiniz.Şifalı çay elde edilen şifalı bitkilerden bazıları şunlar:

IHLAMUR

Soğuk algınlığına ve öksürüğe karşı en etkili ve en yaygın olarak kullanılan doğal ilaçlardan biri olan ıhlamur, uykusuzluk, spazm ve kan dolaşımı bozukluklarında da kullanılır. Özellikle akşam saatlerinde fazla içmemeye dikkat etmek gerekir, çünkü fazla miktarda alındığında uykusuzluğa neden olabilir. Yapraklarında çok miktarda klorofil taşımasından dolayı kansızlık durumunda kullanılmasında fayda vardır. Diğer çaylarda olduğu gibi ıhlamuru da hazırladığınız zaman için ve bir daha kaynatmayın. Çünkü uzun süre kaynatılıp içilen ıhlamur size yarardan çok zarar verebilir.

YOGİ ÇAYI

Hintli yogilerin içtiği baharatlı bir çay. Tam da kış mevsimine uygun, yani ısıtıcı. Ayurvedik bir çay yogi çayı ve yoğun baharatların karışımından oluşuyor. Bu çayı hazırlamak için ufak bir tencereye bir parça kabuk tarçın, 4-5 kakule tanesi, 1 ufak kök zencefil, 2 karanfil ve 4-5 adet tane karabiber koyun. Üzerine 2 su bardağı su ilave edip 5 dakika kadar kaynattıktan sonra dilerseniz içine 1 tatlı kaşığı siyah çay ekleyip biraz demlendirip süzün. Dilerseniz sütle karıştırıp için.

ISIRGAN

Isırgan, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarına, mide, bağırsak, böbrek, romatizma ve gut hastalıklarına iyi gelir. Ayrıca nefrit, sarılık, idrar yolları taşları ve özellikle kansere karşı günde 3-4 fincan ısırganotu çayı çok yararlıdır. Isırgan çayını hazırlamak için kişi başına bir tatlı kaşığı kuru veya bir avuç taze ısırganotu yeterlidir.

BİBERİYE

Bu güzel kokulu bitkinin kullanılmadığı hastalık yok gibi. Özellikle kan dolaşımı hastalıklarına, romatizma ve astım hastalıklarına, mide ve bağırsak gazlarına karşı kullanıldığı gibi ağır yemeklerden sonra içildiğinde sindirimi kolaylaştırır. Ayrıca bronşit, öksürük, migren, gastrit, başağrısı, ağrılı adet, düşük tansiyon, kabızlık, safra kesesi taşı, ishal ve karaciğer rahatsızlıklarında da kullanılır. Hoş bir tat vermesi açısından biberiye çayına bir parça da kabuk tarçın atabilirsiniz.

REZENE

Rezene, Ege Bölgesi pazarlarında bahar aylarında bol bulunan bir bitkidir. Rezene çayı özellikle gaz ve kramp ağrılarında, mide ve bağırsak rahatsızlıklarında kullanılır. Özellikle bebeklerin gazlı olduğu zamanlarda sık başvurulan bir ilaçtır rezene çayı. Öksürük ve soğuk algınlıklarında ve çocuklarda boğmaca hastalığı sırasında rezene çayı yararlıdır. Listeyi uzatmak mümkün: Hıçkırık, bulantı, idrar yolları iltihabı, böbrek taşları gibi birçok durumda rezene çayına başvurabiliriz.

HİNDİBA

Hem salatalarda, hem de haşlanarak zeytinyağı ve limon ilavesiyle kullanılabilen hindiba iyi bir idrar söktürücüdür. Karaciğer hastalarının, romatizmalıların ve şeker hastalarının sofralarının başköşesine oturtması gereken otlardan biridir hindiba ve bunlardan başka bağırsakları yumuşatır, müzmin romatizma, gut, böbrek ve safra kesesi hastalıklarında yararlıdır. Hindiba köklerinden yapılan kahve iyi bir iştah açıcıdır. Romatizma hastaları ilkbahar ve sonbaharda 4-6 hafta arası sabah ve akşam hindiba çayı içerek kür yapabilirler ve faydasını da hızla görürler. Hindiba çayı hazırlamak için kişi başına 1-2 tatlı kaşığı doğranmış hindiba kullanılır.

NANE

Nane çayı, mide ve bağırsak gazlarında, bulantı ve kalp çarpıntısında içilir. Sindirim sistemi rahatsızlıklarında, karın ağrısı, ishal, safra kesesi taşı, baş ağrısı, migren, sinüzit, diş ağrısı, halsizlik, bronşit, öksürük gibi rahatsızlıklarda da tedavi edici özelliği olan nane, nefes darlığında da şöyle kullanılabilir: Bir tülbentin üzerine bal konur, üzerine taze veya kuru nane yaprakları serpilir ve yatmadan önce göğüs üzerine bağlanır, sabaha kadar bırakılır.

KEKİK

Kekik çok güçlü bir antiseptik olarak biliniyor. Kekik yağından elde edilen timol birçok ilaçta, hatta ameliyatlarda yara temizlemek için kullanılıyor. Eski zamanlarda salgın hastalıklarda kullanılan kekik günümüzde de grip salgınlarında bol bol kullanılmalı. Ve boğmaca olana, öksürene, bronşite yakalanana, midesi rahatsız olana, ishal olana, adet sancısı çekene kekik çayı içirmeli. Böcek sokmalarında deriye sürülerek kullanılan kekik, cilt hastalıklarında da banyo suyuna atılarak kullanılabiliyor.

ZENCEFİL

Ayurveda ve Çin Tıbbında 5 bin yıldır kullanılan zencefil, ısıtıcı bir ottur. Özellikle metabolizma rahatsızlıklarında temizleyici, düzenleyici ve canlandırıcı bir etkiye sahip. Ayrıca faranjitte, ishal, gaz gibi durumlarda, kan dolaşımını artırmak için, kas hastalıklarında ve romatizmal ağrılarda kullanılıyor. Soğuk algınlıklarında çayını içebilir, öksürük için zencefil-zerdeçal-bal karışımını sabah ve akşam aç karnına şurup niyetine kullanabilirsiniz. Zencefil canlandırıcı olduğu için akciğerleri temizler, gazı önler ve terlemeyi artırarak cildin de temizlenmesini sağlar.

ADAÇAYI

Kızılderililerin kutsal bitkisi sayılan adaçayı, Akdeniz yöresinde bol bol yetişir. Antibiyotik ilaç görevi gören adaçayı diş eti rahatsızlıklarında ve boğaz ağrılarında çok yararlıdır. Sinir bozukluğu, baş dönmesi, titremeye iyi gelir ve menopoz döneminde karşılaşılan terlemeyi durdurur. Ayrıca dolaşım sistemi hastalıklarında, tansiyon düşüklüğünde, sindirim sistemi bozukluklarında, psikolojik rahatsızlıklarda, halsizlikte, sinir hastalıklarında da kullanılır. Özellikle boğaz ve ağız içi iltihaplarında günde birkaç defa adaçayıyla hazırlanıp soğutulmuş çayla gargara yapın, iyi geldiğini göreceksiniz.

ELMA

Elma, besin değeri dışında nefes darlığı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur. Vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur, lifli olduğu için bağırsakları temizler, karaciğerinden şikayet edenler, romatizmalılar ve hatta şeker hastaları bile elmadan faydalanabilirler. Elma yatıştırıcı, uyku vericidir, başağrılarına iyi gelir. Taze elma suyu cilde sürüldüğünde dokuları sağlamlaştırır ve teni güzelleştirir. İlkbaharda toplanan elma çiçekleri kurutularak sonbahar ve kış aylarında kaynatılır ve göğse ve öksürüğe iyi gelecek bir şurup elde edilir. Kurutulmuş elma parçalarından çay yapabileceğiniz gibi kabuğuyla küçük parçalara böldüğünüz elmaları kaynatarak içine isterseniz limon ve portakal koyarak çay olarak tüketebilirsiniz.

Kardeş Kanı Bitkisinin Faydaları

Kardeş Kanı Bitkisinin Faydaları
Kardeş Kanı Bitkisinin Faydaları


Kardeş kanı (ejderkanı)
: Birçenekgiller sınıfının, zambakgiller familyasından, Kanarya adalarında yetişen bir ağaç veya ağaçcıktır. Gövdesi kalındır. Yaprakları sert ve kılıç şeklindedir. Dallarının ucunda demet şeklinde toplanmıştır. Yaşlı gövdelerden, boyacılıkta kullanılan, reçinemsi kırmızımtırak bir özsu akar.



Kardeş kanı faydaları:
* Yaraları tedavi eder.
* Dış kanamaları keser.
* Korku ve ruhi bozukluklara, sinirleri yatıştırmaya iyi gelir,
* Nefes darlığına, astıma faydalıdır,
Vücutta kanayan bir yerimiz varsa kanı durdurmaya yardımcıdır,
* Adet kanamalarını azaltır,
* Küçük çocukların uykuda sıçramasına korkularına çok iyi gelir,
* Kabızlığa,
* Mide gazlarına,
* Burun kanamalarına,
* Altını ıslatan çocuklara ve idrarını tutamayanlara kullanılır,
* Halk arasında korkan kişilere iyi geldiği yönünde bir bilgide vardır.

Kullanım Şekli : Az miktarda dövülerek toz halinde yutulur veya bala karıştırılarak yenir.

HAMİLELİKTE HANGİ BİTKİ ÇAYLARI İÇİLMELİ?

HAMİLELİKTE HANGİ BİTKİ ÇAYLARI İÇİLMELİ?
HAMİLELİKTE HANGİ BİTKİ ÇAYLARI İÇİLMELİ?


 Hamilelikte kullanılan bitkisel çaylar;  bulantıyı azaltmak veya önlemek, hamilelikteki ağrıları azaltmak, vücutta oluşan ödemi atmak ve emzirme döneminde süt salgısını arttırmak için kullanılmaktadır.  Bu nedenle bazıları masum gibi gözükse de yüksek dozlarda alındığında olumsuz etkiler oluşturabilmektedir.


İÇILEBILECEK OLAN BITKI ÇAYLARI NELERDIR?, NE KADAR IÇILMELI?, NASIL HAZIRLANIR?

·         Hamilelik döneminde başlıca içeceğimiz olan su;  günde en az 2,5 litre tüketilmeli ve doğal kaynak suları olmasına dikkat edilmelidir.
·         Bu dönemde süt ve ayran tüketimi çok yararlıdır; bol miktarda kalsiyum ve protein içermektedir.
·         Taze sıkılmış meyve suları; vitamin ihtiyacını karşılar, demir emilimini arttırır, günde 1 – 2 su bardağı yemeklerle beraber içilebilir.
·         Adaçayı; direnci arttırır, sinirleri yatıştırır, bulantıyı azaltır, hazmı düzenler, ödem atımını sağlar. 5-6 adet adaçayı yaprağını demleme kabı içerisinde kapalı olarak 10 dk. bekleterek .hazırlanabilir ve günde 1 – 2 kupa içilebilir.
·         Isırgan otu; ferahlatıcı özelliği vardır. Emzirme döneminde süt oluşumunu hızlandırır, ödem atımını sağlar.  Hazırlanışı: 5-6 adet ısırgan otu yaprağını demleme kabı içerisinde kapalı olarak 5 - 10 dk.. bekletip, içilebilir. Günde 1 – 2 kupa tüketilebilir.
·         Melisa Yaprağı; hamileleri rahatlatır ve uyumalarına yardımcı olur, hazmı düzenler, gazı giderir, antiseptik özelliği vardır. 5-6 adet melisa yaprağını demleme kabı içerisinde kapalı olarak 5 - 6 dk. bekletip,  içilebilir.
·         Kuşburnu ;  kendinizi güçlü hissetmenizi sağlar, C – vitamini içerir, kabızlığı engeller, öksürüğe iyi gelir. Kuşburnu meyvelerini ikiye – üçe bölüp demleme kabına koyunuz ve üzerine sıcak suyu dökünüz. 5 – 6 dakika demlendikten sonra içebilir.
·         Ihlamur ; öksürüğe iyi gelir, rahatlatır, yatıştırıcı etkisi vardır, mideye iyi gelir. Ihlamuru kaynatıp demini aldıktan sonra istediğiniz kadar içebilirsiniz.
·         Nane ;  hamilelik döneminde mide bulantılarına karşı etkilidir, ferahlık verir, soğuk algınlıklarına iyi gelir, sinir sistemini rahatlatır.
·         Papatya ; gaz ve ağrı gidericidir, ödem söktürür, sindirimi düzenler, antiseptik özelliği vardır. Heyecanı ve gerginliği azaltır. Kurutulmuş papatyalardan 4-5 adetini demleme kabında 5 – 10 dakika beklettikten sonra içebilirsiniz.
·         Rezene;  sinirlere iyi gelir , sancıları azaltır, gaz giderir. Rezene poşet çayın üzerine sıcak su ilave ettikten sonra 5 – 10 dakika demlenmesini bekleyiniz.
·         Elma; kendinizi güçlü hissetmenizi sağlar, C vitamini içerir, rahatlatır, yorgunluk giderir.
           
          Doğuma yakın hazırlanabilecek bir çay karışımı tarifi vermek istiyorum. Doğuma yakın dönemde içilirse,  doğumu kolaylaştırıcı etkisi bulunmakta, doğum sonrasında da iyileşmeyi hızlandırmaktadır.

Malzemeler:  4 çorba kaşığı ahududu yaprağı, 4 çorba kaşığı ısırgan otu, 1 çorba kaşığı oğul otu, 1 çorba kaşığı kuşburnu, 1 çorba kaşığı nane yaprağı.

Yapılışı:  Bütün bitkiler hava almayan bir kabın içerisinde karıştırılır. 1 litre kaynak suyun içerisine karışımdan 4 çorba kaşığı koyup 30 – 40 dakika demleyin. Süzdükten sonra günde 1 bardak içiniz.

İştah Azaltıcı Şifalı Bitkiler


İştah Azaltıcı Şifalı Bitkiler
İştah Azaltıcı Şifalı Bitkiler

Sağlıklı bir zayıflama yolu için her zaman sağlıklı ve yararlı besinler tüketmek önemlidir. Sağlıklı bir şekilde kilo verdiren, iştahınızı azaltan besinlerin başında tabi ki her zaman şifalı bitkiler gelmektedir. Sizlerde yağ yakımı konusunda başarılı olan, iştahınızı azaltarak daha sağlıklı şekilde kilo vermenizde yardımcı olan şifalı bitkileri tercih ederek başarılı şekilde yoğun kilolarınızdan kurtulabilirsiniz.
Adaçayı: İştah kesici özelliği bulunan ve günümüzde zayıflamak için her bay – bayanın kullandığı bir bitki çayıdır. İster çay olarak isterseniz de yemeklerinizde baharat türü olarak kullanmanız mümkündür.
Kekik: Metabolizma konusunda hızlandırıcı özelliği bulunmakta olan kekik, sindirim sorunu yaşayan insanların da bu sorununu gidermektedir. Yorgunluk problemlerinizi gidermekte olup ayrıca bağışıklık sisteminizde de güçlendirici özelliği bulunur.
Maydanoz: İster su olarak isterseniz de maydanozu yiyerek maydanoz tüketebilirsiniz. Metabolizma hızlandırıcı özelliği vardır. Ayrıca çay olarak içebilirsiniz. Ödemlerinizde de yararlı etkileri bulunduğu bilinmektedir.
Fesleğen: Eter yağların moral yükseltici ile alakalı olan bir etkisinin bulunduğu bilinen fesleğen ayrıca vücutta ki fazla suların atılmasında da öncü bir bitkidir.
Balık otu: saçlarınızın daha parlak olmasını sağlar. Ayrıca tırnaklarınızın güçlenmesinde de etkilidir. Salata ve meyve içeceklerin içerisinde de yine balık otu bulunur. Vücudunuzun kimyasını hızlandırma da yararlı olmakla beraber zayıflamanız konusunda yardımcı bir şifalı bitkidir.
Biberiye: Vücutta kan dolaşımınızın hızlanmasını sağlarken, sindirimde de düzenleyici etkisi vardır. Ayrıca cildinizin sıkı bir cilt olmasında da yararları bulunur. Günümüzde bünyeyi canlandırıcı etkileriyle de tanınır.
Civanperçemi: Bu şifalı bitki tüketildiğinde tokluk hissi vererek, iştahınızın kesilmesinde de yararlıdır. Ayrıca tazelik veren bir özelliği bulunur ve tatlıya karşı iştahınızın azalmasında da büyük yardımı dokunur.
Tere: Çiğ tüketmenizi önerdiğimiz tereyi, yağ yakımı konusunda hızlandırıcı etkisi sayesinde yararlı bir bitki olmasını kendiniz sağlayabiliyorsunuz. Vitamin barındıran bir bitkidir.
Sinameki: Rezene ve nane bitkileriyle beraber kullanılmasını önerdiğimiz sinameki, vücutta direkt olarak müshil görevinde başarılıdır. Sizlerde kalın bağırsaklarınızda suyun emilmesini istiyorsanız, sinameki kullanabilirsiniz.

7 Mayıs 2013 Salı

SAKIZIN FAYDALARI

SAKIZIN FAYDALARI
SAKIZIN FAYDALARI

Kilo kontrolüne yardımcı olur!

* Sakız pratik, ucuz ve düşük kalorilidir. Şekerli bir sakız yaklaşık 5 -10 kaloridir...

* Şekersiz olanlar da tercih edilebilir. Sakız, atıştırmayı engellemek ve kalori alımını azaltmak için harika bir yoldur...



İştahı azaltır!

* Sakız çiğnemek iştah kontrolü sağlamaya yardımcıdır. Appetite iştah dergisinde 2007 yılında yayımlanmış çalışma gösteriyor ki öğleden sonra yapılan atıştırma öncesi sakız çiğnemek, açlığı ve kalori alımını azaltmaya yardımcı oluyor...


Atıştırma olarak seçenek olabilir!

* Sakız çiğnemek düşük kalorili olduğu gibi, yüksek kalorili atıştırmaların yerine de geçebilir...

* Özellikle, 140 kalorilik 1 veya 2 parça çikolatalı kurabiye yerine 2 parça 20 kalorilik sakız çiğneyerek, 120 kalori kazanç sağlayabilirsiniz...

Kalori harcatır!

* Mayo Clinic Uzmanları yaptıkları bir deneyde, sakız çiğnemenin saatte 11 kalori yakımını sağladığını hesaplamışlardır...

18 Mart 2013 Pazartesi

Bademin Faydaları

Bademi Faydaları
Bademi Faydaları


  • Tatlı badem tohumlarında az miktarda protein, demir ve kalsiyumla birlikte yüksek oranda yağ bulunur.
  • Badem yağı cilde ve saçlara iyi gelir. 
  • Antioksidan e vitamini yönünden oldukça zengin olan badem bu özelliği ile yaşlılık etkilerinden ve pek çok hastalıktan koruyucudur.
  • Özellikle de çocuklar için sağlık deposudur. 
  • Acı badem ağız yoluyla alındığında göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici etkisi olmakla birlikte yüksek dozda alındığında zehirlenme etkisine sebep olacağı için çok dikkatli olunmalıdır.
* Sinirleri güçlendirir. 
* Göğüs hastalıklarını, 
* Beden ve zihin yorgunluğunu giderir. 
* Hamilelerin sütünü artırır ve bebeklerin gelişimine yardımcı olur.
* Böbrek, idrar yolları ve cinsel organlardaki iltihapları iyileştirir. 
* Badem yağı ise hazımsızlığa iyi gelir. 
* Yumuşatıcı, balgam söktürücü, sakinleştirici özellikleri olan badem de ev eczanemizin vazgeçilmezlerindendir 
* Burun Kuruluğunun Tedavisinde Badem Yağı Çocuklarınız veya siz bu rahatsızlıktan kurtulmak için günde iki /üç kere bir/iki damla badem yağını burunlarınıza damlatarak bu problemden kurtulabilirsiniz. 
* Badem yağı ayrıca müsil olarak da kullanılır. 
* Sık sık dudaklarının çatlamasından rahatsız olanlar da gün içinde bir iki damla badem yağı kullanmalıdırlar. 
* %5 su, %9 protein, %54 yağ, %20 karbonhidrat ve %3 oranında külden oluşur. Ayrıca Ca, P, Fe, Na, K, Mg elementleri ve Thiamin, Ribofdavin, Niosin ve A vitamini bulunur. (Kaynak: Badem Yetiştiriciliği ve Sorunlar(Kaynak: Badem Yetiştiriciliği ve Sorunlar- Prof. Dr.M.Dokuzoğuz, Tübitak Yayınları) 
* Kolestrolü düşürür. Kalp krizi riskini %50 azaltır.(Kaynak:The Almond Board of California Araştırma kuruluşu çalışmaları.) 
* Her gün 42 gr badem, fındık yediğimizde kalp hastalığı riski azalmaktadır."(Başbakan R.Tayyip Erdoğan 'ın Uluslararası Kabuklu Meyveler Konseyi Kongresi'nde yaptığı konuşmadan alınmıştır.) 
* Kan şekeri düzeyini ayarlar; kansere yakalanma riskini azaltır.(Kaynak:Nejat Ebcioğlu'nun Sağlığımız İçin Yararlı Bitkiler adlı kitabından.) 
* Cinsel güçsüzlüğe karşı etkilidir. .(Kaynak:Nejat Ebcioğlu'nun Sağlığımız İçin Yararlı Bitkiler adlı kitabından.) 
* Bedenin ve zihnin yorgunluğunu giderir. Böbrek, mesane ve üreme yollarındaki iltihapları yok eder. Baş ağrısı, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir. (Kaynak: ABD Gıda ve İlaç Dairesi.)

26 Şubat 2013 Salı

Keten Tohumunun Faydaları

Keten Tohumunun Faydaları
Keten Tohumunun Faydaları


Yemeklerde en çok tercih edilen besinlerden biri olan keten tohumu, çok faydalı olmakla birlikte pek çok hastalığa da engel oluyor. Keten tohumu öğütülüp, hava geçirmeyen kapaklı bir kavanozda 30 gün boyunca saklanabilir. Aynı zamanda oda sıcaklığında bir yıl tazeliğini muhafaza etmektedir.

Keten tohumunun mide-bağırsak sorunlarına iyi geldiğini söyleyen uzmanlar, keten tohumunun bağırsakları yumuşattığını ve kabızlığı giderdiğini kaydettiler. Kemikleri güçlendirdiği için özellikle menopoz döneminde yararlı olduğunu ifade eden diyetisyenler, keten tohumunun insan sağlığına faydalarını şöyle sıraladılar:

Günde 1 yemek kaşığı keten tohumu tüketilmesinin yeterli olduğunu söyleyen uzmanlar, keten tohumunun nasıl tüketilebileceği hakkında ise şöyle yol gösteriyor:

“Kaynatılarak içilebilir. Dövülerek, öğütülerek toz haline getirilebilir ve bir kaşık miktarında ağza atıldıktan sonra arkasından su içilebilir. Kavrulmuş olarak tüketildiğinde ise daha lezzetli olur. Keten tohumunun çok özel bir tadı veya kokusu yoktur, ama kavrulunca güzel bir tada kavuşur. Tohum şeklinde tüketilecekse iyice çiğnenmelidir. Keten tohumları sert olduklarından, dikkatli bir çiğnemede bile öğütülemeyebilirler ve bu da yeterince sindirilmeden vücuttan atılmalarına sebep olur. Öğütülmüş keten tohumunun sindirimi çok daha kolaydır. Keten tohumunu öğütmek için, karabiber veya kahve el değirmenleri ya da bu tip tohumları öğütmek için özel olarak üretilmiş elektrikli öğütücüler kullanılabilir. Yeterli miktarda balık tüketmiyorsanız, omega-3 yağ asidi ihtiyacınızı karşılamak için hamur işlerine de keten tohumu ekleyebilirsiniz. Hamile, emziren kadınlar ve küçük çocukların ise keten tohumu kullanmamaları önerilir.”

23 Şubat 2013 Cumartesi

Canan Karatay Diyeti

Canan Karatay Diyeti
Canan Karatay Diyeti


Dr. Canan Karatay tarafından hazırlanan Karatay diyeti için hazırladığımız örnek karatay diyeti listesi aşağıdadır.

Karatay Diyeti Listesi 1.Gün: Pazartesi

Kahvaltı (08.00-09.00): İki adet yumurta (Suda haşlanarak rafadan ya da kayısı kıvamında hazırlanmış. Tereyağında peynirli omlet de yapılabilir.)8-10 adet tuzu alınmış yeşil ya da siyah zeytin. Bir avuç içi kadar beyaz peynir,4-5 adet gün kurusu kayısı.Şekersiz bitki çayı, su ya da meyve çayı. Bir (ince belli) çay bardağı ceviz (Ekmek yerine beyaz peynirle birlikte yenebilir. Cevizler mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)

Öğle yemeği (13.00-14.00): Bir avuç içi kadar dana söğüş, bol salata ve zeytinyağlı fasulyeSalata olarak dilimlenmiş ya da rendelenmiş turp ve havuç veya mevsim salatası, doğal sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ile hazırlanmalıdır.Bir su bardağı tuzsuz ayranArzu edildiği kadar şekersiz bitki çayı ya da su

Ara öğün (şart değil) (15.00): Yarım su bardağı kadar ceviz Şekersiz olarak sevdiğiniz herhangi bir çay ya da taze limonlu su

Akşam yemeği (18.00-19.00): Balık, yeşil soğan, roka ve turp (Salata bol miktarda hazırlanıp, içine, doğal sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ile birlikte tane keten tohumu ilave edilerek hazırlanmalıdır.)

Karatay Diyeti Listesi 2.Gün: Salı
Kahvaltı (08.00-09.00): Kayısı kıvamında suda haşlanmış iki yumurta (Saf tereyağı ya da zeytinyağı ile omlet veya menemen de yapılabilir)8-10 adet tuzsuz zeytin Bir avuç içi kadar beyaz peynir 2-3 adet çarliston yeşilbiber 5-6 adet minik domates Şekersiz çay ya da süt Bir (ince belli) çay bardağı fındık (Ekmek yerine beyaz peynirle birlikte yenebilir. Fındık mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)

Ara öğün (şart değil) (10.00): Yarım su bardağı kadar ceviz Bol su ya da yeşil çay

Öğle yemeği (13.00-14.00): Bir tabak zeytinyağlı barbunya ya da etli sebze yemeğiLahana ya da karnabahar salatası (Çiğ ya da buğulanmış olabilir)Bir su bardağı ayran ya da bir kase yoğurt

Ara öğün (şart değil) (15.00): Bir orta boy elma ya da mevsim meyvesiBir kase yoğurt (Mümkünse evde mayalanmış veya geleneksel usulle üretilmiş. Kesinlikle diyet olmayacak)Şekersiz çay ya da bir fincan Türk kahvesiNescafe olarak bilinen granül kahveler işlenmiş gıda oldukları için yasak

Akşam yemeği (18.00-19.00): Balık ızgara (Fırında veya buğulama usulü de pişirilebilir)Bir tabak pilakiRoka, yeşil soğan, maydanoz ve bir tatlı kaşığı keten tohumu (Tüm salatalara doğal sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ilave edilebilir.)İki kibrit kutusu kadar tahin helvası

Karatay Diyeti Listesi 3.Gün: Çarşamba

Kahvaltı (08.00-09.00): Kayısı kıvamında suda haşlanmış iki yumurta (Saf tereyağı ya da zeytinyağı ile omlet veya menemen de yapılabilir)Bir avuç içi kadar beyaz peynir 2-3 adet tatlı kırmızıbiber Yeşil çay ya da sevilen bitki çayı Bir çay bardağı (ince belli) Antep fıstığı (Ekmek yerine beyaz peynirle birlikte yenebilir. Fıstıklar, tuzsuz ve mümkünse yeni kırılmış olmalıdır.)

Ara öğün (şart değil) (10.00): Tuzsuz yer fıstığı (Kavrulmamış ve mümkünse yeni kırılmış olmalı)Bol su ya da bitki çayı

Öğle yemeği (13.00-14.00): Bir bardak zeytinyağlı taze yeşil fasulye3-4 adet ızgara köfte1 kase yoğurtTurp ve havuç rendelenerek hazırlanmış salata ve bir tatlı kaşığı keten tohumu (Tüm salatalara doğal sirke, limon, az miktarda kristal kaya tuzu ve sızma zeytinyağı ilave edilebilir.)Bol su veya ayran

Ara öğün (şart değil) (15.00): Bir elma ya da armut 1 kase yoğurt

Akşam yemeği (18.00-19.00): 3-4 kalem kuzu pirzola ya da avuç içiniz kadar bonfile ızgara. Zeytinyağlı enginar ya da bir tabak taze baklaMevsim salatası ve bir tatlı kaşığı keten tohumu