12 Haziran 2013 Çarşamba

Sessiz Kalp Krizine Dikkat!


Kalp krizi deyince aklımıza göğüs ağrısı gelir. Ama bir çok insan özellikle şeker hastaları ve kadınlar göğüs ağrısı olmadan kriz geçirebilirler.



Kiminde yorgunluk, mide bulantısı gibi şikayetler olur, kalp krizinden şüphe edilmez. Kiminde hiç bir şikayet olmaz. Sessiz infarktüs denen bu durum ağrılısı kadar tehlikelidir.

Polyerga proteini kansere karşı

Erhan Bey uzun süredir kalçasındaki ağrıdan şikâyetçiydi. Ağrıları ilaçlarla biraz hafifletse de gece bazen uyutmayacak kadar fazlalaştığı oluyordu. Nihayet ortopedist hekimin tavsiyesini tutup ameliyat olmaya karar verdi. İki yıl önce kalça ekleminde ağır harabiyet olduğu, kıkırdağın aşındığı saptanmış, onarılması gerektiği söylenmişti.  Kararını bilirmek için telefon edince, doktoru bir iç hastalıkları uzmanını görüp ameliyat için bir engel olup olmadığının saptanmasını istedi. Erhan Bey “Herhalde şekerim ve yüksek tansiyonum olduğu için doktor bu konsültasyonu istedi” diye düşündü.

Birkaç gün sonra gördüğü doktoru önce uzun uzadıya sorguladı Erhan Beyi. Hızlı yürüyünce, koşunca merdiven çıkınca göğüs ağrısı, nefes darlığı olup olmadığını sordu. Önce “hayır” dedi ama sonra “uzun süredir, bırak hızlı yürümeyi merdiven çıkmayı, kalçamdaki ağrı nedeniyle düz yolda bile çok yürüyemiyorum” dedi  Doğrusu doktorun sorusunun cevabı “bilmiyorum” olmalıydı. Hızlı haraket etse bir sıkıntısı olup olmayacağını kestiremiyordu.

Muayenesini tamamladıktan sonra çekilen EKG’ye bakan doktoru tekrar sorgulamaya başladı. Eskiden kalp krizi geçirip geçirmediğini soruyordu. Bu da nereden çıktı diye düşünürken doktor EKG de geçirilmiş bir infarktüse ait bulgular olduğunu söyledi. Gerçekten sessiz bir kalp krizi geçirip geçirmediğinin saptanabilmesi için bir kardiyoloğa görünmesini salık verdi.

Kalp Yetersizliği Hastalarına Önemli Haber


Kardiyoloji alanında kullanılan diğer tedavi yöntemleriyle başarılı bir şekilde tedavi edilemeyen hastalar, umudunu kalp pillerine bağlıyor. Ancak her hastaya kalp pili takılamıyor...



Çeşitli nedenlerle kalp yetersizliği çeken, kalp cerrahisi ya da kardiyoloji alanında kullanılan diğer tedavi yöntemleriyle başarılı bir şekilde tedavi edilemeyen hastalar, umudunu kalp pillerine bağlıyor. Ancak her hastaya kalp pili takılamıyor. Kalp pillerinin ve dolayısıyla kalp pili takılan hastaların kaderini değiştiren bu araştırmayı yapan Acıbadem Maslak Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı ve Acıbadem Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlke Sipahi, “Kalp pilleri doğru hastalarda kullanılırsa, hastalarda gözle görülür derecede başarılı bir düzelme görülüyor ve kalp nakline ihtiyaç kalmayabiliyor” diyor.

Amerikan Kalp Birliği, Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti, Amerikan Kalp Yetersizliği Cemiyeti ve Amerikan Göğüs Cerrahisi Cemiyeti’nin ortak bir tedavi kılavuzu çıkartarak Doç. Dr. İlke Sipahi’nin önerdiği kriterleri kullanmasını istemesiyle, kalp yetersizliği çeken ve kalp pili takılacak olan hastalar için yeni bir dönem başladı. Kalp yetersizliği sorununun tedavisi ve yaptığı araştırma hakkında sık sorulan soruları yanıtlayan Doç. Dr. İlke Sipahi, şu bilgileri veriyor:

Kalp pilleri dünyada kaç yıldır kullanılıyor?

Kalp pilleri 1960’lardan beri kullanılıyor olsa da, yaygın kullanım 1990’lardan sonra başlamıştır.

İlk yapılan kalp pilleriyle günümüzdekiler arasındaki belli başlı farklar nelerdir?

İlk piller oldukça büyüktü ve genellikle cihazın bir kısmı vücudun dışında yer alıyordu. Yani hastalar yaşama adeta bir kablo ile tutunuyorlardı. Günümüzde kullanılan piller bütünüyle vücut içerisindedir ve sadece birkaç santimetre yer kaplamaktadır. Bizim araştırmamız ise en yeni jenerasyon “3 odacıklı kalp pilleri” ile ilgiliydi. Bu piller özellikle son 10 yılda kalp yetersizliğinin tedavisinde kullanıma girmiştir. Bu piller ile kalbin kasılması sırasında görülen senkronizasyon bozukluğunun giderilmesi hedeflenmektedir.

Kalp pili takılan hastalar kalp nakli yapılmasından tamamen kurtuluyor mu? Bunun belli bir süre kısıtlaması oluyor mu?

Bu 3 ayrı odacığı uyarabilen özel piller eğer doğru hastalarda uygulanırsa son derece dramatik bir düzelme sözkonusu oluyor, dolayısıyla bu hastalarda kalp nakli ihtiyacı bütünüyle ortadan kalkabiliyor veya uzun bir süreliğine erteleniyor.

Yaptığınız bilimsel araştırmanın kalp pili takılanlar açısından önemini anlatır mısınız?

Bu 3 odacıklı özel kalp pillerinin kullanımının yaygınlaştığı on yıllık süre içinde kalp yetersizliği olup kalbin uyarılma süresi uzamış olan (yani 0.12 saniyeden uzun) hastalara bu pillerin takılması tavsiye ediliyordu. Hem ABD’deki hem de Avrupa’daki kardiyoloji cemiyetleri hazırladıkları kılavuzlarda bu 0.12 saniye kriterini önermekteydi. Ancak kısa zamanda bu şekilde pil takılan hastaların yaklaşık yarısında pil tedavisinin hiç bir işe yaramadığı fark edildi. Birçok araştırmacı bunun nedenini aramaya koyuldu. Fakat hastaların yaklaşık yarısının neden yanıt vermediğini tespit etmekte tam netice alamadılar.
Geçen yıl yayınladığım 6.000 hastalık araştırmamda uyarılma süresi kriterinin yanlış olduğunu ispat ettim ve bu kriterin 0.15 saniyeye yükseltilmesi halinde hemen her hastanın bu yöntemden istifade edeceğini gösterdim.
Geçen bir yıl içerisinde makalem hem tıp camiasında hem de dünya basınında tartışıldı. Bunun sonucunda geçtiğimiz hafta Amerikan Kalp Birliği, Amerikan Kardiyoloji Cemiyeti, Amerikan Kalp Yetersizliği Cemiyeti ve Amerikan Göğüs Cerrahisi cemiyeti ortak bir tedavi kılavuzu çıkartarak önerdiğim kriterlerin kullanılmasını tavsiye etti.
İlgili makalem bu ortak tedavi kılavuzunda esas kaynak olarak gösterildi. Bu değişiklikten sonra tüm dünyada bu pillerin kullanım şeklinin değişeceği ve yüz binlerce hastaya artık gereksiz yere bu pillerden takılmayacağı aşikardır. Öte yandan doğru hastalarda uygulandığında bu cihazlar kalp yetersizliği hastalarının şikayetlerini düzeltecek ve ömürlerini uzatacaktır.
Türkiye’de kalp pili konusundaki uygulamalar nedir?

Ülkemizde uzun yıllardır bu kalp pilleri başarı ile uygulanmaktadır.

Nefes Darlığı Kalp Hastalığı Habercisi Olabiliyor


Kalp hastalıklarına bağlı olarak ortaya çıkan nefes darlığı yavaş ilerliyor. Bu nedenle fark etmek zaman alabiliyor.


Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, az efor sarf etmesine rağmen eskiye oranla daha çabuk yorulan ve nefes nefese kalan kişilerin bu belirtileri önemseyerek, bir kardiyoloji uzmanına görünmelerini tavsiye ediyor.

Nefes darlığı belirtilerinin altında çoğu zaman kalbe bağlı hastalıklar yattığını ifade eden Anadolu Sağlık Merkezi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, ciddiye alınması gereken bu sorun hakkında bilgi veriyor. Nefes darlığının en sık kalp yetmezliğinde görüldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Ökmen, bu faktörlerin başında koroner arter hastalığı denilen damar tıkanıklığının geldiğini ifade ediyor:

"Kalp damarlarının tıkanması, tıkanan damarın işlevini yitirmesi, kalp kasının iyi kasılamaması sonucunda kalp yetmezliği ve buna bağlı olarak nefes darlığı ortaya çıkıyor."

Hipertansiyon hastaları daha dikkatli olmalı
Türkiye’de nüfusun üçte birinin hipertansiyon hastası olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Yolda yürürken, merdiven çıkarken görülen nefes darlığı hekim olarak bize kalp hastalıklarını düşündürüyor. Bu nedenle kalp yetmezliği, hipertansiyon ve damar tıkanıklığı gibi nedenler araştırılmalı uyarısında bulunuyor.

Ayrıca kalp kapakçıkları ile ilgili hastalıkların da ileri evrelerde nefes darlığına neden olabildiğini belirten Doç. Dr. Ertan, kan basıncının neden olduğu iki tür nefes darlığı olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: "Birinde kalbi büyüterek kalp yetmezliği yapıyor; diğerinde ise kalbin esnekliğini azaltıp, kalp duvarlarını kalınlaştırarak aynı sorunlara neden oluyor."

Nefes darlığı şikayeti ile kardiyoloji bölümüne başvuran hastaya, öncelikle hipertansiyon, ailede veya kendisinde kalp krizi hikayesi ve damar tıkanıklığı olup olmadığının sorulduğunu hatırlatan Doç. Dr. Ertan Ökmen, rahatsızlıkta sigara kullanımının da akciğerlerin yanı sıra damar tıkanıklığına da neden olduğu için önem taşıdığının altını çiziyor.

Nedeni yüzde 90 belirlenebiliyor
Kalbi dinleyerek kapakçıklarla ilgili bazı uyarı ve sinyaller alınabildiğini belirten Doç. Dr. Ökmen, "Geçirilmiş bir kalp krizi nefes darlığına neden olabiliyor. Bu EKG (Elektrokardiyogram) ile görülebiliyor. Efor testi ile bandın üzerinde yürüyen hastada nefes darlığı hangi koşullarda, kaçıncı dakikada, kaç metre yürümeyle ortaya çıkıyor, yürürken kan basıncı yükseliyor mu öğrenilebiliyor" diyor. Nefes darlığının kalpten kaynaklanıp kaynaklanmadığı teşhisini koyduran testin ise şüphesiz ekokardiyografi ile değerlendirme olduğunu, bu test ile kalbin gücünün, büyüklüğünün, fonksiyonlarının, kas kalınlığının, kapakçıklarının ve yapısal bozukluklarının rahatlıkla ortaya koyulabildiğini ifade ediyor. Doç. Dr. Ertan Ökmen, bu testlerden elde edilen veriler sonucunda nefes darlığının kalbe ait olup olmadığının yüzde 90 oranında belirlenebildiğini sözlerine ekliyor.

Bu işaretleri ciddiye alın
Nefes darlığı şikayeti başlayan kişilerin,
• Ailelerinde erken yaşta kalp hastalığı hikayesi varsa, 
• Sigara içiyorlarsa, 
• Diyabetiklerse, 
• İleri derecede şişmanlarsa, 
• Hipertansiyonları varsa, 
• Aşırı stresli yaşıyorlarsa, 
• Yüksek tuz tüketimi varsa,

En kısa sürede bir kardiyoloji uzmanı ile görüşmeleri öneriliyor.

Kalp Ameliyatı Olanlara Sıcak Uyarısı


Uzmanlar, artan sıcak havalar nedeniyle kalp ameliyatı olan hastaları, oluşabilecek enfeksiyonlara karşı uyardı.



Memorial Diyarbakır Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahi Bölümü’nden Op. Dr. İsmail Başyiğit kalp ameliyatı sonrası için uyarılarda bulundu. Her kalp hastasının hemen ameliyat olmasının söz konusu olmadığını belirten Başyiğit, çok acil olmayan hastaların ameliyatlarının doktor müsaadesi ve kontrolü ile bir iki ay ertelenebileceğini söyledi.

Yaz aylarında aşırı sıcak havanın olduğu bölgelerde ameliyat sonrası hastanın rehabilitasyonunun daha uzun sürebileceği ve enfeksiyon riskinin daha yüksek olabileceğini anımsatan Başyiğit, "Tatbiki bu çok keskin bir sınır değildir, hasta her mevsimde ameliyat edilebilir. Hastanın, sıcak havalarda kendisine daha çok dikkat etmesi ve hekim uyarılarına daha çok uyması şartıyla. Kalp ameliyatı olan hastalar normal insanlara göre sıcak havalardan daha çabuk etkilenir.Bundan dolayı özellikle sıcak havaların hakim olduğu bölgelerde yaşayan kalp ameliyatı olmuş hastaların günün en sıcak vakitleri olan 11.00 ila 15.00 arası dışarı çıkmamaları önerilir. Sıvı kaybının daha çok yaşandığı yaz aylarında kalp damar tıkanıklıkları riski artar. Hastaların daha serin ortamlarda bulunmaları sağlıkları açısından önemli olup açık renkli ve bol giysileri tercih etmeleri önerilir” dedi.

Kalp ameliyatı olan hastaların yiyecek ve içeceklerine de dikkat etmeleri gerektiğinin altını çizen Başyiğit, “Özellikle yaz aylarında daha çok su içip, sulu gıdalar, sebze ve meyve tercih etmelidirler. Hayvansal gıdalardan, hamur işlerinden, yağlı-tuzlu yiyeceklerden uzak durulmalı, hazır paketlenmiş gıdalardan ve gazlı içeceklerden sakınmalıdırlar. Sigara, alkol gibi vücuda zararı olan maddeler kalp hastalarına ve kalp ameliyatı olan hastalara kesinlikle önerilmez. Bu hastaların aynı zamanda sigara içilen ortamlardan da uzak durmaları gerekmektedir. Kalp ameliyatı sonrasında hasta taburcu olduktan sonra enfeksiyon riskine karşı ziyaretler kısıtlanmalıdır. Hatta birinci derece akrabalar dışında hastanın ilk bir hafta içerisinde ziyaret kabul edilmemelidir. Ziyaretlerde grip nezle olmuş kişilerin ziyaretleri engellenip olabildiğince ziyarete gelen kişilerle hastanın teması sınırlandırılmalıdır” diye konuştu.

Kalp Nasıl Alarm Veriyor?


Yürürken ya da merdiven çıkarken zorlanıyor, geceleri boğulma hissine kapılıyor, düz yatınca rahat edemiyor ve birkaç yastıkla uyuma ihtiyacı hissediyorsanız kalp yetersizliği sorunu yaşıyor olabilirsiniz.



İşte şüphelenmenizi ve önlem almanızı gerektiren belirtiler...

Kalp yetersizliği çok sayıda kişide görülen ve yaşam kalitesini bozan bir sağlık sorunu. Organların beslenmesi ve iyi çalışması için gereken oksijeni taşıyan kan, vücuda kalbin pompalamasıyla dağılır. Kalp yetersizliği ise kalbin gücünün zayıflaması anlamına gelir. Gücü zayıflayan kalp, organlara yeteri kadar kan pompalayamaz. Normal kalp kendine akciğerlerden temizlenmiş ve oksijenlenmiş olarak gelen kanın yüzde 50-80’ini her pompalamada vücuda dağıtır.

Kalbin bu performansı, kalp yetersizliğinde yüzde 50’nin altına düştüğü için kalbe gelen kanın bir kısmının vücuda pompalanamaması akciğerlerde sıvı halde birikerek nefes darlığına yol açar. Kalbin gücü dahada azalırsa su sadece akciğerlerde değil bacaklarda ve karında da birikir.

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ertan Ökmen, “Henüz kalp yetersizliğinin tamamen giderilmesi ve kalbin tekrar normal gücüne kavuşturulmasını sağlayacak bir tedavi yöntemi bulunmadı” diyor. Ancak sıvı toplanması başta olmak üzere, kalp yetersizliğinin belirti ve sıkıntıları ile kalbin yükünü azaltarak daha iyi performansla çalışmasını sağlayan ve güçsüzleşmesini önleyerek hastanın hayat kalitesini iyileştiren pek çok tedavi yöntemi bulunuyor. İlaçlara ek olarak cerrahi girişimler, pil tedavisi, kalp nakli, kök hücre uygulaması gibi yöntemler bunların önde gelenleri arasında kabul ediliyor.

İŞTE NEDENLER

Koroner arter darlıkları ve damarın tam tıkanması ile meydana gelen kalp krizi
Kalp kapakçıklarının hastalıkları
Yüksek tansiyon
Diyabet
Virüslerle olan kalp kası iltihabı
Doğumsal kalp hastalıkları
Kalp kasının aşırı derecede kalın olması
Ailevi kalp kası hastalığı
Bazı bağ dokukas hastalıkları kalp yetmezliğine yol açabilir.

AŞIRI HALSİZLİK VE TANSİYONA DİKKAT

Yürürken, merdiven veya yokuş çıkarken nefes darlığı. (Kişi eskiden rahatça yapabildiği aktiviteler sırasında sorun yaşar. Önce efor gerektiren konularda sonra da basit işler sırasında nefes darlığı görülür.)
Düz yatınca rahat edememe, rahat nefes alamama ve birkaç yastıkla uyuma ihtiyacı duyma (Geceleri boğuluyormuş hissine kapılıp, kapı ve pencerenin açılması hissi de kalp yetersizliğine işaret edebilir.)
Kaslara yeterince kan pompalanmadığı için kişide aşırı yorgunluk ve halsizlik hali oluşması
Tansiyon düşmesi veya yükselmesi (Tansiyondan kaynaklanan bir kalp yetmezliğinde tansiyon yükseldiğinde kalp yetmezliği daha fazla belirti veriyor. Bu nedenle tansiyonun mutlaka ideal seviyelerde olması gerekir.)
İleri seviyedeki kalp yetmezliğinde sindirim bozuklukları. (Karında şişkinlik ve gerginlik hissi meydana gelir.)
Ani kilo alma
Öksürük
Ayaklarda, ayak bileklerinde, bacaklarda ve karında şişme
Nabzın hızlanması, ritim bozuklukları
Sık idrara çıkma (özellikle geceleri)

Kadınların Kalbini Vuran 6 Hastalık!


Kalp damar hastalıkları kadınlarda en sık görülen ölüm nedeni. Bunun nedeni ise kadınlarda sigara tüketiminin artmasının yanı sıra obezite ve diyabet gibi bazı hastalıkların aynı zamanda kalp damar sistemini de hedef alıyor olması!



Kalp damar hastalıkları kadınlarda en sık görülen ölüm nedeni. 2004 yılında yapılan araştırmaya göre Avrupa’da kalp damar hastalıklarından ölüm nedeni erkeklerde yüzde 43 oranında görülürken, bu rakam kadınlarda yüzde 53’e yükseliyor. Ülkemizde kadınların herhangi bir kalp hastalığına yakalanma riski de yüzde 6.9 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Son 20 yılda tüm dünyada kalp hastalığı riski azalmakla birlikte, premenopozal yani menopoz öncesi kadınlarda kalp hastalığı riski artıyor. Bu artışın en sık görülen sebebi ise genç kadınlarda sigara tüketiminin artması. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi’nden Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ, günümüzde obezite ve diyabet gibi bazı hastalıkların da  kadınların kalp damar sistemini hedef aldıklarına dikkat çekerek, bunları şöyle sıralıyor:

1. Obezite

Ülkemizde kadınların yüzde 30’unun muzdarip olduğu obezite, tip 2 diyabetin yanı sıra dünyada ölümlerin en önemli sebebi olan kalp damar sistemi için de çok önemli bir risk faktörü. Çağımızın ciddi bir sağlık sorunu olan obezite; kalp damar sistemiyle ilgili olarak hipertansiyon, kalp krizi ve diğer damar hastalıklarının gelişmesine neden oluyor. Yapılan araştırmalara göre; şişman kadınlarda kalp hastalığından ölüm riski zayıf olanlara göre 4 kat fazla.

2. Tip 2 diyabet

Kandaki şeker düzeyinin yüksek olması damar içinde yer alan endotel adlı koruyucu tabakayı bozarak damarın yapısını olumsuz yönde etkiliyor ve kireçlenmesine yol açıyor. Damar duvarındaki kireçlenme sonucunda da ateroskleroz, yani damar sertleşmesi sorunu ortaya çıkıyor. Bu durum da kalp yetmezliği, hatta ani ölümler ile sonuçlanabiliyor. Diyabet hastası kadınların kalp damar hastalığına yakalanma riskleri 4-5 kat daha fazla oluyor. Bu nedenle kadınların menopoza girdikten sonra yıllık kalp kontrollerini yaptırmaları yaşamsal önem taşıyor.

 3. Hipertansiyon

Hipertansiyon, kadınlarda kalp damar hastalığının yanı sıra inme ve kalp yetersizliğinin de en sık görülen nedeni. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda bu riski daha da artıyor. Hipertansiyon sıklığı 55 yaş üstünde kadınlarda çok daha fazla oluyor. Avrupa'da birçok merkezin katılımı ile yapılan INTERHEART çalışmasında hipertansiyonun kalp hastalığına katkısı yüzde 36 olarak hesaplandı. Özetle hipertansiyon engellendiği takdirde kalp hastalığı riski bu oranda azalabiliyor.

 4. Yüksek kolesterol

ABD’de yapılan istatistiklere göre kadınların yüzde 48’inin kolesterol seviyeleri yüksek. 20-50 yaş grubundaki kadınların kolesterol seviyeleri erkeklere göre daha iyi olmakla birlikte menopoz sonrasında hızla yükselmeye başlıyor. Düşük HDL (iyi huylu kolesterol) düzeyi ve yüksek trigliserit oranları kadınlarda çok daha önemli oluyor. Bilinen kalp damar hastası olan kadınlarda kolesterol düşürücü tedavi kalp krizi riskini azaltıyor.

5. Depresyon

Son yıllarda kronik ve ani stresin kalp hastalığı gelişiminde önemli olduğu ortaya kondu. Bu durum kadınlarda daha belirgin oluyor. Depresyon, günlük stres ve ciddi stresler kalp hastalığı riskini erkeklerde 2,6 kat artırırken bu oran kadınlarda 3,5 kat oluyor.

6. Polikistik Over Sendromu: Her 100 kadından 10-15’inde görülen polikistik over sendromu obezite ve şeker hastalığına eğilimle birlikte menopoz sonrası kalp hastalığı riskini arttırıyor. Bunun sebebi ise artmış erkeklik hormonu (testosteron ) yüksekliği ve tansiyon ile şeker yüksekliğinin de sık olması.

Günde 1 adet sigara bile riski artırıyor
Sigara 50 yaş altı kadınlarda kalp hastalığının en sık görülen sebebi. Günlük içilen toplam sigara sayısı ile kalp krizi riski doğru orantılı oluyor. Günde 1-5 sigara bile riski artırıyor. Pasif sigara içiciliği de kadınlarda kalp hastalığı riskini yüzde 24 arttırıyor. Sigarayı bıraktıktan sonra aylar içinde kalp hastalığı riski azalıyor, 5-10 yıl içinde risk sıfırlanıyor.

Belirtilerin silik olması tanıyı geciktiriyor
Kadınlarda kalp hastalıklarının sıklığı genel olarak erkeklere göre daha az görülmekle birlikte başvuru sırasında belirtilerin çok silik olması hem tanıda gecikmelere, hem de tedavi eksikliklerine neden oluyor. Bunun sonucunda da kalp hastalığı kadınlarda erkeklere göre daha fazla ölüm ve hayat kalitesinde azalmaya yol açıyor.

Kalbinizi korumanın püf noktaları

Sadece sağlıklı yaşayarak kalp hastalığı riskini yüzde 82 oranında düşürmek mümkün. Kardiyoloji Uzmanı Dr. Nalan Karadağ alınabilecek basit önlemleri şöyle sıraladı:

Sağlıklı beslenin: Günlük toplam yağ ve kalori alımını azaltın. Bunun için çoklu doymamış yağlar kullanın. Tam tahıllı besinler, kurubaklagil, meyve ve sebzeden zengin beslenin. Rafine şeker, tuz ve un tüketimini de azaltın.
Hareket edin: Haftanın çoğu günü 30-60 dakika hareket edin. Bunun için  yürüyüş yapın, hafif tempoda koşun veya yüzün. Ek olarak hafif ağırlık hareketleri yapmanız da yardımcı olabilir. Gün içinde zamanınız kısıtlıysa egzersizinizi 10-15 dakikalık süreler halinde bölerek de yapabilirsiniz.
İdeal kiloda kalın: Vücut Kitle İndeksinizi < 25 düzeyinde korumaya çalışın. Toplam 3-5 kilo vermek bile kan basıncınızı belirgin ölçüde kontrol altına almanıza yardımcı olacaktır.
Sigarayı bırakın: Bu zararlı alışkanlığınızdan vazgeçmeniz kısa ve uzun vadede kalp damar hastalıkları riskini belirgin olarak azaltacaktır.

Kadınlar İçin Bir Sigara Ölüm Riskini İki Misli Artırıyor!



Bu araştırmanın bulguları, ABD'den 101 bin hemşirenin sağlık durumunun 30 yıl boyunca izlenmesiyle ortaya çıktı. BBC'nin haberine göre, az ve orta düzeyde sigara içenlerde, ani kalp bozuklukları yüzünden ölüm oranının, hiç içmeyenlere göre iki misli daha fazla.



American Heart Association dergisinde yayımlanan araştırma buna karşılık sigarayı bırakanların kalp krizi riskinin bir kaç yıl içinde hızla azaldığını saptadı. Risk artışı Araştırma süresince yani 30 yıl içinde 315 kişi kalp krizinden, yani beklenmedik anlarda aniden kalplerinin durmasıyla öldü. Bunun, 35 yaşın altındaki kadınlarda, genellikle aileden gelen kalıtsal bir kalp rahatsızlığına bağlı olduğu kaydediliyor. Fakat araştırmada sağlıkları izlenen hemşirelerin çoğu gibi, 35 yaşın üzerindeki kadınlarda bu krizden önce bir kalp rahatsızlığına dair hiçbir belirti görülmeyebiliyor ve krize kalp damarlarının yağ pıhtılarıyla tıkanması yol açıyor. Ani kalp rahatsızlığıyla ölen 315 kişiden 75'i sigara tiryakisi, 148'i yakın zamana kadar veya geçmişte sigara içmiş, 128'i ise hiç sigara içmemiş kişiler. Bırakmak için yeterli sebep Ölüm olaylarına tek tek bakılıp, kalp hastalığı riskini artıran yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve kalıtımsal hastalıklar listeden elendiğinde, araştırmayı yürüten Dr. Roopinder Sandhu ve ekibi, sigara içen kadınların, çok da içseler, günde bir iki tane de içseler, içmeyenlere göre iki misli tehlikede olduğunu ortaya çıkardılar. Ayrıca, sigara içilen her 5 yılın ani kalp hastalığından ölüm riskini yüzde 8 artırdığı anlaşıldı. Fakat sigarayı bırakan kadınların, 20 yıl sonra bu riski hiç içmemiş biri düzeyine indirdiği görüldü. Kanada'daki Alberta Üniversitesi'nden Doktor Sandhu "Bu araştırmanın en önemli sonucu kadınlara sigarayı derhal bırakmanın ne kadar önemli olduğu mesajını vermesidir" diyor. Doktor Sandhu "Bırakmaz zor olabilir.
Uzun vadeli bir hedef olarak benimsenip belki de birden fazla kereler denenmelidir" uyarısını ekliyor sözlerine. İngiltere'deki kalp hastalıklarıyla mücadele kurumu British Heart Foundation'dan kıdemli kalp hemşiresi Ellen Mason da "Bu araştırma kalp sağlığınız için yapacağınız en önemli şeyin sigarayı bırakmak olduğu yolundaki kanıtlara bir yenisini ekledi" görüşünü dile getiriyor. Lancet tıp dergisinde yakınlarda yayımlanan ve 1,2 milyon kadın üzerinde yapılan bir araştırma, sigarayı 30 yaşında bırakanların, sigarayla bağlantılı kalp hastalığı riskini hemen tamamen ortadan kaldırdığını ortaya koymuştu. Son rakamlara göre İngiltere'de kadın nüfusunun beşte biri sigara içiyor.

Makyaj Kansere Neden Oluyor


Güneydoğu Anadolu Güzellik Uzmanları Eğitim Kurumları Derneği Başkanı ve Diba Güzellik Salonu İşletmecisi Hülya Esmer, makyaj malzemelerinin bilinçsizce kullanılmasının telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olduğunu belirterek, bu ürünlerin ayrıca kansere de yol açtığını söyledi.



Diba Güzellik Salonu'nda açıklamalarda bulunan Hülya Esmer, yanlış tekniklerle gerçekleştirilen makyaj ürünleri ve stillerinin ciltte kalıcı hasarlara yol açtığını belirterek, fondöten gibi makyaj maddelerinin sıvı özellikli makyaj malzemeleri olduğunu ve bunların bilinçsiz kullanılmasının kansere davetiye çıkardığını kaydetti. Esmer, "Ayrıca güzelleşme adına yapılan bu tür makyajlar çoğu zaman daha fazla kırışık bir görüntü, kuru bir cilt ve problemli bir derinin oluşmasına neden olmaktadır.

Özellikle ağır makyajlarda kullanılan sıvı ürünler yağ içerdiği için, bunlar gece temizlenmediğinde, sabah kalkındığında terlemeyle beraber akneye neden olmaktadır. Bu akne tedavileri kimi zaman sadece sivilce şeklinde olmuyor. Sonrasında dermatolojik bir durum haline geliyor. Bu da kişide psikolojik açıdan ağır etkilerin doğmasına neden olmaktadır. Fondöten gibi makyaj maddeleri sıvı özellikli makyaj malzemeleridir. Bu ürünler kullanıldıktan sonra eğer akşam temizlenmez ise, gece yatarken terlemeler oluşmakta ve bu ter fondöten ile deri arasında sıkışmakta, daha sonra bu ter tekrar vücuda geri gitmektedir. Geri giderken de o makyaj malzemelerinin içerisinde bulunan kimyevi maddeleri de alarak emmekte, bu da akne sivilce hatta kansere neden olmaktadır" dedi.

Avrupa ülkelerinde yapılan araştırmalarda, ağır gece makyajları, TV makyajları denilen makyajları da kanserojen etkinin çok fazla görüldüğünün tespit edildiğini dile getiren Esmer, bu istatistiklerden insanların bilinçsiz ya da sırf güzel görünme adına aslında kendi sağlıklarını riske attıkları gerçeğinin ortaya çıktığını söyledi. Esmer, "Az ve göze düzgün görünecek makyaj sizi her zaman daha güzel gösterecektir. En azından hastalıklardan ve tüm kimyasal maddeleri vücudunuza çekmekten de korunmuş olursunuz. Dikkat ederseniz ünlülerde şöyle bir durum var, televizyon ekranlarında ya da birebir görüşmelerde baktığınız zaman, artık cildin, parlaklığının ve elastikiyetinin yok olduğunu görüyorsunuz" ifadelerini kullandı.

"KÜÇÜK YAŞTA KIZ ÇOCUKLARININ YAPTIĞI BİLİNÇSİZ MAKYAJ ERKEN ERGENLİĞE NEDEN OLUR"

Özellikle küçük yaşta yapılmaya başlanan makyajın çocuklarda östrojen hormonunun yükselmesine neden olduğunu savunan Esmer, bunun kız çocuklarında erken ergenlik dönemine girmelerine sebebiyet verdiğini söyledi. Esmer, "Bununla beraber gelişim bozukluğu ve boyda kısa kalma durumu meydana geliyor. Bu durumda özellikle kendi çocuklarımıza makyaj yapma tekniklerini bilinçli bir şekilde öğretmemiz gerekiyor. Bilindiği gibi çoğu kozmetik ürünlerinde de kimyevi maddeler vardır ve bunların kanserojen etkileri de vardır. Bir güzellik uzmanına ya da dermatologa sorup, cildinize uygun ürünleri kullanmanızı tavsiye ederim. Ayrıca merdiven altı ürünlerinden kesinlikle uzak durulmasını tavsiye ederim. Bu ürünler fiyat anlamında cazip gelebilir, ancak bu ürünler telafisi olmayan cilt hasarlarına neden olmaktadır. Bundan dolayı biraz cebinizi yaksın diyoruz ama en azından kaliteli olsun, cildinize hasar vermesin" diye konuştu.